Malatya Büyükşehir Gazetesi / Malatya Haber / Malatya Haberleri http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com Malatya Büyükşehir Malatya güncel,Malatya aktüel, Malatya Gündem, Malatya son dakika ve malatya ilçeleriyle ilgili tüm haberler yer almaktadır. tr http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/images/genel/logo_3.png http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com 315 90 Malatya nereye gidiyor Malatya nereye gidiyor?

Malatya nefes almakta güçlük çekiyor! Yoksulluk dalga dalga yayılıyor. Çünkü, Malatya ekonomisi ciddi çöküntü içersinde.! İşsizlik, buzdağının görünen yüzü. Daha ciddi sorunlarımız var.! Acil konuşulması gereken meseleler var.

Buyurun konuşalım.

Malatya, Gayri safi Milli hasılanın ancak yüzde 50 si kadar geliri olan bir kent. Bunun anlamı Milli gelir kişi başına 8 bin dolarsa, Malatyalılar bu oranın ancak 4 bin dolarına ulaşabiliyor. TUİK istatistiklerinin bu verisi gösteriyor ki, Malatya sanıldığından daha çok fakir ve yoksul bir şehir. Bu bir.

İkincisi, Malatya ekonomisinin şahdamarı Kayısı. Vaktiyle, 7-8 dolar seviyesine ulaşan kayısı Kg fiyatı, bugün 2-3 dolar seviyesine düşmesi, ciddi bir kayıp. Maalesef Kayısı ve kayısı üreticilerini koruyacak, kollayacak bir kayısı politika kurulumuz yok. Başta tarım il Müdürlüğü olmak üzere, Malatya Ticaret Odası ve Malatya Ticaret Borsasının kayısı ile ilgili bir bilince sahip olmadığını göstermektedir.

Üçüncüsü, Malatya siyaseti darmaduman. Özellikle,İktidar partisi milletvekilleri seçim eziği. Bu siyasetçilerle, Malatya’nın bir ileri adım atmasını beklemek, safdillik olur. Muhalefet milletvekili ise kendi partisinde ki mevcudiyetini devam ettirmek  için, kraldan çok kralcılık kostümünü kendisine yakıştırıyor.Tabi bu tutumunda Malatya’ya yarardan çok zarar verdiğini söylemeye bile gerek yok. Kısaca iktidar kanadındaki Malatya Milletvekilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın aldığı % 70 oy oranın, 17 puan gerisinde oy almalarının ezikliği ve tedirginliği içerisindeler. Bakanımız bakan değil, vekilimiz, vekil değil, anlayacağınız.

Dördüncüsü: Yerel yönetimler maalesef  istikameti ve yönetim anlayışları, halktan uzak ve kopuk. Lokomotif, arkasındaki vagonları doğru raylarda çekmeli. Malatyalılara hizmet üretmek için gece gündüz mesai harcıyorlar. Ancak çözümün bir parçası olmaktan hala uzaktalar. İnsan odaklı, mevcut kaynakları kullanmak yerine daha çok bürokratik ritüelleri tekrarlıyorlar.Sorun çok basit, fakir fukarayız. Gençler, ev hanımları, mesleksizler,diplomalılar, atıl bir şekilde vaziyetsizler.  Çözüm de çok basit, üretip kazanmalıyız. Üretip, kazanacak kimselere sahip çıkmalıyız. Destek olmalıyız. Fikir, tohumdur. Avucunda tohum olan herkese, ekip, biçeceği toprağı temin etmeliyiz. Yerel yönetimler, imkan kapısı olmalıdır.Çözüm yolu için kendilerine başvuran kimseleri, başka kapılara sürgün etmemelidir. Vakit, Malatya için inisiyatif vaktidir.Vatandaş, sokağa atılan yatırımları talep etmiyor. Kazma, kürek, beton vs belediyeciliği bu aşamada israf olarak görülüyor. Vatandaş, balık tutmak istiyor. Başı dik, onurla evine gitmek istiyor.

Beşincisi:  Malatyalıların kolektif aklı inşa etmesi için bugüne kadar geliştirdiği yöntem ve metotları gözden geçirip, eksikleri, noksanlıkları tespit etmelidir. Görünen o ki, Malatyalıların kolektif aklının oluşacağı tek platform, Malatya Büyükşehir belediyesidir. Belediye başkanlığıdır. Mutabakat aranacak tek adres,hemşerilerimizin % 70 oranında desteklediği Büyükşehir belediye başkanlığıdır.Vakit, Büyükşehir Belediyesini ortak aklın lokomotifi olarak ilan etme vaktidir.

Altıcısı: toplumsal yaralar kabuk bağladığında, iyileşmesi zaman alır. Malatya ağır yaralı bir şehir. Üzerinden şilep geçti. Kısa, orta, uzun vadeli planlamalar yapmalı.Bunların Türkçesi de şöyle, beleşe yani çok ucuza mal edeceği işleri, kısa vadede, mevcut kaynaklarla halledebileceği işleri orta vadeye, dışarıdan gelecek kaynakları da, uzun vadeye yayarak, yapılanmaya gitmelidir.

Yedincisi : Selahattin Başkan, bu şehri toparlar.

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/malatya-nereye-gidiyor/232/ Thu, 25 Jun 2020 04:49:05 +0300
Allah'tan, devlet aklı panik olmadı. Allah’tan, devlet aklı panik olmadı.

 

Devlet, halk içindir. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!

Küresel bir salgınla karşı karşıyayız.!

Maruz kaldığımız korona virüs; yerli ve milli bir salgın değil!

Alınan onca tedbire rağmen üç, beş vatandaşımızın ülkemize taşıdığı bulaş, kısa sürede yaygınlaştı.

Milletçe Bir anda panik olduk! Haksızda sayılmazdık. Daha önce hiç birimizin görmediği bulaşıcı ve ölümcül bir virüsle karşı karşıyaydık.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her gece yaptığı açıklamalarda yüksek sayılı rakamlar havada uçuşuyor, vefat sayıları hızla yukarı tırmanıyordu.

1920’lerde ki, sosyal tabloya geri döndük. Bir farkla ki, orada düşman biliniyor, gözle görülüyor ve elle dokunabiliyordu. Virüs öyle mi?

Allah’tan, devlet aklı panik olmadı.

Batıda, ABD'de halklara neler olduğunu televizyonda, sosyal medyada hep birlikte izliyoruz. Avrupa da halk ölüyor. ABD Halk ölüyor.

Çoğu ülkenin virüs tedavisinde kullanacak ilaçlarının bulunmadığı hatta sağlık çalışanlarına giydirecekleri ekipmanlarının da olmadığı da ortaya çıktı. Kendilerini süper güç olarak tanımlayan ülkeler, virüs karşısında nasıl aciz kaldıklarını hep birlikte gördük.

Bu arada bir şey daha gördük; Kendimizi, yani ülkemizi, devletimizi.

Milyonlarca vatandaşımıza, Kaymakamlar ekmek dağıttı, öğretmenler odun kırdı. İmamlar sıcak yemek dağıttı. Polisler alış veriş yaptı.

Sosyal bir devlet nasıl olmalıdır, sorusuna cevap bulduk.

Batıda, devletin geleceğini düşünen iktidarlar, yüz binlerce vatandaşlarının ölümüne seyirci kalırken, Türkiye Cumhuriyeti, insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesiyle, 10 numara hizmetleri vatandaşın ayakları önüne serdi.

Tüm memurlarını, vatandaşın sağlığı, sıhhati ve ihtiyaçlarını karşılamak için seferberlik ilan etti. Milyonlarca insana nakit para ve gıda yardımı yapıldı.

Zaten sosyal devlet dediğin böyle olur kardeşim.

Devlet sadece vergi toplamak için değil, kara günler için vardır.

Teşekkürler Başkan Erdoğan!

Tercihini halktan yana yaptığın için. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hassasiyetleri, milletimizi bir facianın eşiğinden döndürdü.

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/allahtan-devlet-akli-panik-olmadi/231/ Wed, 29 Apr 2020 08:11:47 +0300
KANAYAN YARA: İYİ HAL.          

 İyi hal indirimi yasası, mahkumlara tanınan bir ceza indirimidir. Günlük yaşamımızda bazen medyaya yansıyan biçok davada adı geçen iyi hal indirimi, yargılama sonucunda ceza alan failin, verilen cezanın, yasa ile belirlenen " failin geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sırasında ki tutum ve davranışları" gibi nedenlerle verilen cezanın indirilmesidir.

Zaman zaman basında ve kamuoyunda çok tepki çeken, eleştirilen bir uygulamadır. Ağır ve toplumda infial uyandıran bir suçta, failin cezasının indirilmesinin uygun olup olmadığı yönünde tartışmalara neden olmaktadır. Failin yargılama sırasında takım elbise giymesi, mahkemeye karşı saygılı tutum sergilemesi, yargılama esnasında olumsuz tavrının olmaması, iyi hal indirimini gerektirir mi? Bu konu hukukçular arasındada sürekli tartışılmaktadır. En son geçen gün Özgür Arduç adlı mahkumun iyi halden yarı açık cezaevi ne nakli yapılmış, yine iyi halden mahkum çarşı iznine çıkarılmıştır. Bu cani adam çarşı izninde iken takip ettiği 20 yaşındaki Ceren Özdemir i çantasını almak için evinin önünde bıçaklamış, kızın ölümüne sebep olmuştur. Cani kaçmaya çalışırken yakalanıp polise teslim edilmiştir. T. C. K. nun  62. maddesi ile iyi hal indirimi alan cani Özgür Arduç un iyi hali nerede kaldı, mahkeme heyetine saygılı olması, bu indirimi yapan mahkeme heyetinin vicdanını bu cinayet sızlatmayacak mı? Fare gibi kapana kısılan failin, mahkeme de takım elbise giyip, mahkeme heyetine saygılı olması rolünü yapması, sadece iyi hal indirimi içinmiş, yazık oldu Ceren e.. Aslında mahkeme bu numaraları yutmaz ama yasalar böyle diyorsa, yargıçlar da bu uygulamayı mecburen, gelen talepler üzerine bu kararları veriyorlar.

İyi hal uygulması kararları kamuoyunun vicdanını sızlatmaya devam ediyor. Adalet bakanının iyi hal yasasının aksayan yanlarını titiz bir çalışma ile bulup, yeniden düzenlenmesini sağlaması, yeni bir yasa çıkarması herkesin beklentisidir. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/kanayan-yara-iyi-hal/230/ Fri, 06 Dec 2019 22:23:54 +0300
ERKEN SEÇİM OLUR MU?         

 Muhalefet partileri hergün seçimler erken yapılsın diyorlar, oysa bu son üç yılımız hep seçimle geçti. 2017 yılı nisan ayında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için sandığa gittik, 2018 yılı haziran ayında cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi için sandığa gittik, ardından 2019 yılı mart ayında yerel yönetimler seçimleri yapıldı. Yenilen güreşçi güreşe doymazmış, muhalefet partileride aynı böyle, seçimde, seçim diyorlar.

İktidar ardarda yapılan seçimler nedeniyle enflasyon rakamlarını çift haneli rakamlara yükselmesini önleyememiş ancak son açıklanan tefe, tüfe rakamları enflasyonun düşmeye bsşladığını göstermiştir. İnşallah enflasyon tek haneli rakamlara düşerde halkımız rahatlar, böyle bir ortamda seçim yapılsın demek doğru bir yaklaşım değildir, dar gelirliyi düşünen erken seçim olsun demez. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin 2023 yılı haziran ayında, yani zamanında yapılacağını cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan açıkladı. Enflasyon rakamları iniş trendinde iken yapılan bu açıklama piyasalara olumlu yansımıştır. Doğru olanda seçimlerin zamanında yapılmasıdır. Muhalefet partileri ikide bir seçim diyeceğine, halkı seviyorlarsa, hükümetin yaşlış uygulama ve politikalarına karşı, kendileri altarnatif bir program hazırlar, iktidara bir uyarı yaparlar. Altarnatif bir program sunmadan yapılan karalama kimseye fayda sağlamaz. Muhalefet partileri üreticiye, köylüye gidip ürününüz çok ucuza gidiyor diyorlar, aynı muhalefet partileri şehirde işçi ve memurlara aynı ürünler için çok pahalı diyerek, lktidarı yıpratmak istiyorlar. Oysa bilgisayar ve İnternet çağındayız, üreticiye söylenenide, tüketiciye söylenenide, anında herkes görüyor, artık seçmen boş lafları yutmuyor, gözünden kaçmıyor birşey.

1970 li yılların seçmeni artık yok, şimdi seçmen daha bilinçli, hayali vaadlere kanmıyorlar, inanmıyorlar. Halk yapıcı, dürüst, çalışkan siyasetçileri karşısında görmek istiyor. Ülkemizde bir terör gerçeği var, terör destekçisi siyasetçilere sçmenimiz, halkımız artık prim vermiyor. Gelecek bilgili, dürüst, temiz, çalışkan ve vatanını seven siyasetçilerindir. Ülkemzin bu siyasetçilere çok ihtiyacı var.  Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/erken-secim-olur-mu/229/ Fri, 22 Nov 2019 22:35:58 +0300
MALATYA FİLM FESTİVALİ  

  9. Malatya uluslararası film festivali bu yıl 15 - 18 kasım  2019 tarihleri arasında yapılacak. Büyükşehir belediyesinin sponsorluğunda yapılacak film festivaline çok sayıda sinema emekçisi Malatya mıza gelmiştir. Geçtiğimiz akşam saat 20,00 de Malatya büyükşehir belediye başkanımız Selahattn Gürkan ın açış konuşması ile 9. Malatya uluslararası film festivali başladı.

Başkan Gürkan "film festivalinin her yıl üstüne koyarak gelişeceğini ve daha önemli bir festival haline geleceğini söyledi. Daha sonra Malatya valimiz Aydın Baruş film festivali için bir konuşma yaptı. Yarışmacılara başarı diledi, Malatya lı ünlü oyuncu Kemal Sunal ve ilyas Salman ın türk sinemasına katkılarını anlattı. Bu konuşmadan sonra ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Selçuk Yöntem e onur ödülünü büyükşehir belediye başkanımız Selahattn Gürkan verdi. Yine sinema oyuncusu Meral Çetinkaya ya onur ödülünü valimiz Aydın Baruş verdi. Film festivali programı devam ediyor. Bu yılki film festivaline çok sayıda sinema ve tiyatro oyuncusu geldi. Bu sanatçıların gelmesi Malatya nın tanıtımına katkı yapacaktır. İlimizin tanıtımını, reklamını bu sanatçılara parayla yaptıramayız, ancak böyle bir festival ile ünlü sanatçılara bu reklamı ve tanıtımı en iyi şekilde yaptırmış oluyoruz. İşte festivaller bunun için çok önemli. Buradan mutlu bir şekilde ayrılan sanatçılar her gittikleri yerde Malatya mızı, insanımızı, tarihi yerlerimizi en güzel biçimde  anlatırlar.

Burada filmleri yarışan tüm sinemacılara başarılar dilerim. Bu film festivalinin yapıldığı yer, zaman ve mekanların bir aksilik olmadan, yüzümüzün akıyla, başarılı bir organizasyon ile tamamlanmasını diliyorum. 9. Malatya uluslararası film festivaline emeği geçenlere teşekkürler ediyorum. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/malatya-film-festivali/228/ Fri, 15 Nov 2019 22:44:08 +0300
Hz. MUHAMMED  (SAV).        Hz. MUHAMMED  (SAV).         

 Müminlerin bayramı cuma gününü kutladık, cuma namazımızı kıldık, gecesinde de mevlit kandilini kutladık. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed bu gecede dünyaya teşrif etmiştir. Bu cuma günü iki kutlamayı birden yaptık. Hz. MUHAMMED Mustafa (SAV) in dünyaya teşriflerinin yıldönümünü kutladık.

İki cihan serveri Hz. MUHAMMED 'e ümmet olma şerefine bu gecede eriştik. Rabbime sonsuz şükürler olsun, O' nun alemlere rahmet, huzur ve güven elçisi olarak gönderdiği Hz. MUHAMMED in aline ve ashabına salat ve selam olsun. Din kardeşlerim, sevgili Peygamberimiz (SAV) insanlığı huzura ve kurtuluşa çağıran bir davetçi, aynı zamanda hatadan ve isyandan uzaklaştıran bir uyarıcıydı. Onun yaşamı biz müminlerin nasıl yaşaması gerektiğine ideal bir örnektir. Peygamber efendimizin şefkati, muhabbeti, vefası, cesareti ve feraseti gibi Erdemler O'nun şahsında adeta ete kemiğe bürünmüştü. Zayıflar, güçsüzler ve mağdur edilenler, O'nunla yeniden insan olmanın saygınlığını kazandılar. O öyle merhamet sahibi idi ki O' nu öldürmek isteyenler bile hidayete ererek onda hayat bulmuşlardı. Cehaletin ve zulmün esir aldığı, merhametin, erdemin ve hikmetin kaybolduğu karanlık bir dönem, Peygamberimizin gelişi ile ve onun mücadelesi ile ilim adalet ve merhametin aydınlığında asrı saadete dünüştü. Cahiliye döneminde yolunu kaybeden, şaşıran insanoğlu onun yolundan giderek güzel ahlakın, kardeşliğin, vefalı olmanın en güzel örneklerini sunmanın erdemine ulaşarak, iyi insan, iyi mümin olma vasıflarına kavuşmuşlardır. Sevgili Peygamberimiz (SAV) ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim' buyurmuştur. Peygamber efendimizin hayatı nice güzel söz ve davranışa sahne olmuştur. Bir müslümanın ibadetini nasıl yapması gerektiğini onun uygulamaları na bakarak, onun sünnetini yaparak, kendi ibadetini yapması gerekir.

Yüce Rabbimiz kuranı kerim de bir ayette şöyle buyuruyor. " içinizden Allah ın lütfuna ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar, Allah 'ı çokça zikredenler için, hiş şüphe yokki, Allah ın Resulünde güzel bir örneklik vardır" ayetine göre sevgili Peygamberimiz (SAV) i daha iyi anlayalım, tanıyalım, onun sünneti seniyesini hayatımızda her zaman uygulamaya çalışalım. Zaten sevgili Peygamberimiz Hz. MUHAMMED ümmetin hitaben, size iki şey bırakıyorum, yüce kitabımız kuranı kerim ve benim sünnetim. Bu ikisine sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız demiştir. Bizde yaşamımıza kuranı kerim e göre ve Peygamber efendimizin sünnetine göre yön vermeliyiz. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/hz-muhammed-sav/227/ Sat, 09 Nov 2019 00:10:02 +0300
DÖRT DÖRTLÜK MALATYA DÖRT DÖRTLÜK MALATYA

Anadolu'nun kadim şehirlerinden biridir Malatya. Tarihi çok eski dönemlere dayanan bu şirin ve güzel şehrin insanları hem vefalı, hem cömert, hem mert, hem misafirperver, hem çalışkan hemde vatanına, bayrağına çok düşkündür.

Anadolu nun anayurt yapılmasında Malatya insanının katkısı büyük olmuştur. 1071 yılında yapılan Malazgirt şavaşı Anadolu nun kapılarını ardına kadar türklere açmıştır. Malatya ya düşman ayağı basmamıştır. İslam dinini ilk kabul eden Anadolu şehridir Malatya. Bağrında İsmet İnönü ve Turgut Özal gibi devlet adamlarını yetiştiren Malatya, sinema, tiyatro ve ses sanatçısı da yetiştirmiştir. Bu sanatçılar arasında Fahri Kayahan, Zehra Bilir, Selahattin Alpay Belkıs Akkale, Ahmet Kaya Kemal Sunal, İlyas Salman Yasemin Yalçın, Selçuk Ural Füsun Önal, Cüneyt Gökçer Eflatun Cem Güney, Oktay Kaynarca ve yer darlığı nedeniyle ismini yazamadığım daha çok sanatçımız var. Bu sanatçıların arasında Kemal Sunal, İlyas Salman ve Yasemin Yalçın gibi komedyen sinema oyuncuları enflasyonun % 100 olduğu yıllarda türk halkını güldürmeyi başarmışlardır. Malatya Malatya bulunmaz eşın sözleri ile başlayan türkü çok şeyi anlatıyor zaten Malatya hakkında. Evet Malatya dört dörtlük insanların şehridir, bunda bir yanlışlık yoktur. Malatya milletvekillerimize ve belediye başkanlarımıza bir sitemimiz var. Ülkemizin başında hem sporcu, hem çevreci, hemde belediyeci bir cumhurbaşkanımız var. Malatya nın yolları dört dörtlük değil malesef. İstemeyi bilmek gerekir, yapılan bir ihalenin takibi gerekir. Bu işleri takip edecek kişiler Malatya halkının seçtiği milletvekilleri ve belediye başkanlarıdır. Tümünü takip etmekte yazılı ve görsel basınımızın işidir. İşte sınıfta kaldığımız yerde tam burasıdır. Belediye başkanlarımız yol açmayı, şuyu yapmayı sevmiyorlar. Zor iş bunlar. Kolay olan çocuk parkı yapmak ve araç satın almak, başkanlar bunu seviyorlar. Milletvekillerimizde Malatya ya ait bir projeyi merak, ve takip etmeyi sevmiyorlar, ama hava atmayı seviyorlar. Malesef basınımızda önemli ihale ve projelerin takipçiliğini yapmıyorlar, yapsalar eleştiri olacak onlarda reklam gelirinden olmayalım diye yalakalık yapmayı tercih ediyorlar. Şimdi durumumuz böyle Elazığ, Sivas ve Diyarbakır kuzey çevre yolları yapıldı Malatya kuzey çevre yolu yapılmadı. Belediyenin yapması gereken güney ve kuzey kuşak yollarının az bir yerleri kaldığı halde yapılmıyor.

Trafik sorunu her geçen saat artıyor. Kaybeden şehir Malatya oluyor, mağdurlarda Malatya halkı. İktidar kentsel dönüşüm için her türlü desteği veriyor, bununla ilgili yasaları çıkarıyor ama çok eski yapıların olduğu Çarmuzu, Kiltepe, Melekbaba, Taştepe ve daha birçok mahallenin şuyu işlemini belediyeler yapmıyor. Sorunlar ötelendikçe büyüyor. En yakın komşu illerin bile gerisinde kaldık malesef. Cumhurbaşkanımız "yollar medeniyet göstergesidir" diyor. Gelin bu yolları açmak için vekil ve belediye başkanları olarak, basın olarak elimizden gelen çabayı gösterelim. Unutmayalım, dört dörtlük Malatya için çalışalım. Unutma! Yolların olmadığı yerde yolsuzluk olur. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/dort-dortluk-malatya/226/ Fri, 01 Nov 2019 21:35:00 +0300
SİYASET ZAMANI DEĞİL             

Ülkemiz bu günlerde barış pınarı harektını yaparken, bazı siyasi partiler iç siyaset hesabı içinde hareket ediyorlar. Bu çok yanlış bir davranış. Güneyimizde bir terör devletinin kurulması için ABD ve AB ülkeleri tam bir haçlı zihniyeti ile hareket ederek terör örgütleri PKK, PYD, YPG, DEAŞ a açıktan ve el altından her türlü silahları bedava veriyorlar. Terör örgütü elamanlarını ülkelerinde ağırlayıp, kendi meclis ve parlamentolarında konuşma fırsatı veriyorlar.

Bu terörstler ülkemizi yalan, dolan ve itira atarak suçluyorlar. Bunlar Suriye de kaldıkları halde her fırsatta sınırdan geçerek ülkemizde terör eylemleri yapmaktalar. Suriye lideri B. Esad hakkında bir şey söylemeyen bu teröristler, Suriye de bir terör devleti kurmak için çaba harcıyorlar, B. Esad ülkesinde olup bitenleri sadece izliyor, ancak kendi mezhebinde olmayan yerleşim yerlerine bomba atıyor, buralara teröristlerin eylemine de göz yumuyor. Böyle bir oluşuma topraklarımda izin vemem diyemiyor. Böyle bir ortamda Suriye yi ve Suriye, nin toprak bütünlüğünü korumak için Türkiye, Rusya ve İran işbirliği halindeler. Bu üç ülke dışında Suriye nin toprak bütünlüğünü savunan ülke yok. Suriye de terör örgütleri cirit atarken hiç sesleri çıkmayan Arap Birliği, ABD ve AB ülkeleri 911 km Suriye ile sınırı olan ülkemizin , burada bulunan teröristleri sınırdan 32 km daha güneye çekilmeleri için bir operasyon yapınca  bunu engellemek için toplantı üstüne toplantı yapıyorlar, ülkemizi kınıyorlar. Oysa mağdur olan bizim insanımız, bizim ülkemiz. Suriye içinde mağdur edilen aileler var ama B. Esad onlara bir değer vermiyor, teröristler saldırmazsa kendisi saldırıyor. Zalim B. Esad bunu mezhepçilik adına yapıyor. Suriye de durum insanlık adına çok acı, çok hazin. Böyle bir durumda cumhurbaşkanı Erdoğan B. Esad ile görüşmeli diyen yazar, çizer, aydınlarımız ile siyasetçilerimiz var. Malesef var. Rahmetli Necmettin Erbakan yıllar önce bir konuşmasında bugüne ışık tutacak görüşlerini söylerken diyorki " ne zaman Suriye de bir karışıklık çıkarsa, bir savaş çıkarsa bilinizki hedef Türkiye dir" diye uyarıyor bizleri. Bu durum bugün ortaya çıkmıştır. Tüm siyasi partilerimizi iç siyasi hesaplarını bir tarafa bırakarak, ülkemize sahip çıkmaya çağırıyorum.

 Gün birlik olma günüdür, görün oynanan oyunu artık. Bakın ABD temsilciler meclisinde bir PKK lı teröristi konuşturuyorlar, eline ülkemize hakaret ve iftira dolu bir metin vermişler, konuşturup dinliyorlar, saf senatörleri kandırmak için. AB keza aynısını yapıyor, tüm bunlar aleyhimize olurken, lütfen iç siyaseti bırakalım. Zaman ülkemize sahip çıkma zamanıdır. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/siyaset-zamani-degil/225/ Fri, 25 Oct 2019 21:46:09 +0300
BARIŞ PINARI. HAREKATI.  Suriye nin kuzeyinde bizim ülkemizi tehdit eden terör örgütlerini çıkarmak için 9.10.2019 tarihinde cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ın emri ile silahlı kuvvetlerimiz barış pınarı harekatını başlattı.

Bu harekat Suriye nin ne halkına, nede toprak bütünlüğüne karşı bir harekat değildir. Suriye nin kuzeyine girmiş terör örgütlerine karşı yapılmış ve yapılmakta olan bir harekattır. Bizim sınırımızın 400 km lik uzunluğu olan bölümünde terör örgütleri ülkemize sızmakta ve terör eylemleri yapmaktadır. Biz bu terör örgütlerinin eylemlerini engellemek için bu sınırın 32 km güneyine kadar olan bölümünde bir güvenli bölge kurulmasını istiyoruz. Barış pınarı harekatı ile 8 gün içinde 65 yerleşim yeri terör unsurlarından temizlendi, 750 terörist etkisiz hale getirildi, buna karşılık 74 Suriye milli ordusu mensubu ile 4 askerimiz şehit oldu. Ülkemizin Suriye sınırı arkasında teröristler tarafından yerleşim yerlerimize 1081 silahlı ve havanlı saldırı yapıldı, bu saldırılarda 20 sivil vatandaşımız şehit oldu. Suriye de devre dışı kalan ABD, barış pınarı harekatını durdurmak için Ankara ya bir heyet ile başkan yardımcısı Pence ' i gönderdi. 17.10.2019 tarihinde Ankara da saatlerce süren görüşmeler sonunda 13 maddelik bir anlaşma yapıldı. Bizim olmazsa olmaz dediğimiz 400 km lik sınır bölgemizde 32 km lik genişliğinde bir güvenli bölge kurulmasıda kabul eildi. Terör örgütleri adına anlaşma imzalayan ABD böylece Suriye deki varlığını sürdürecek. Terör örgütlerinin 5 gün içinde güvenli bölge dışına çıkması sağlanacak, bunun sorumlusu ABD olacak. Bu süre içinde ateşkes uygulaması olacak, bizim askerimiz orada olmaya devam edecek, bir geri çekilmemiz olmayacak.bu güvenli bölgede 12 adet gözlem noktası kuracağız. ABD gibi bir süper gücün terör örgütlerine silah vermesi, onlara hamilik yapması yakışmıyor. ABD yi teşvik eden AB ülkeleri, İngiltere ve İsrail olabilir, bu ülkeler haçlı zihniyeti ile hareket ederek, terör örgütlerine sahip çıkıyorlar. Beleş ölene, beleş silah mantığı ile hareket ediyorlar. Uyanmamız lazım, bu oyunları yerinde ve zamanında bozmamız lazım.

Fırat kalkanı ve Barış Pınarı Harekatı ile bu oyunları bozduk. Güneyimizde bir terör devletinin kurulmasını engelledik. Tek hedefleri ülkemizi bölmek, parçalamak olan çabalara karşı uyanık olursak, birlik içinde, dirlik içinde, iç siyasi hesapları bir kenara bırakarak hareket edersek bu haçlı zihniyetini bertaraf edebiliriz. Kürt, türk kardeştir, ayırım yapan kalleştir diyelim, böyle kenetlenelim. 20 dakikada bir yerleşim yerini ele geçirmek ancak türk ordusunun yapabileceği bir başarıdır, hemde sivillere zarar vermeden. Gücümüzün farkına varalım ve birlik olalım. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/baris-pinari-harekati/224/ Fri, 18 Oct 2019 23:48:30 +0300
ANALARIN AĞIDI                 

Diyarbakır da 20 gündür HDP il binası önünde oturma eylemi yapan annelerin sayısı her geçen gün artıyor. Dağa kaçırılan çocuklarının kendilerine teslim edilmesini istiyorlar.

HDP ve PKK terör örgütü tarafından kandırılarak kaçırılan çocuklarına kavuşmak isteyen anneler haklı olarak oturma eylemi yapıyorlar. Kimi kız, kimi erkek çocuklar, 10-15 yaşlarında iken üç yıl, beş yıl  önce dağa kaçırıldı. Daha önce de bu anneler HDP il binasına çocuklarını almak için gelmişler, ancak her defasında dayak yemiş ve hakarete uğramışlar. İki, üç ailenin başlattığı oturma eyleminde bugün itibariyle 43 aile sayısına ulaşmıştır. Bu aile sayısı her gün artıyor. Anaların haklı direnişine kamuoyunda destek, sanatçılardan, sivil toplum kuruluşlarından ve hükümetten büyük bir destek var. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da devlet olarak anaların yanındayız dedi. Burada canı yanan analar var, biz bu süreci takip ediyoruz, gerekenleri yapıyoruz diyor. Anneler çocuklarına kavuşmanın hasreti ile ağlayıp, sızlıyorlar. Bu annelerden biri Fatma Akkuş, kızım Songül henüz 15 yaşında iken, beş yıl önce terör örgütü tarafınan dağa kaçırıldı, bugüne kadar tek bir haber alamadık diyor. Benim kızım kelebekten bile korkuyordu, eline silahı nasıl verdiler, her gece rüyamda kızımı görüyorum anne kurtar beni diyor. Bir başka anne Ayşegül Biçer benim oğlum 17 yaşında dağa kaçırıldı diyor, oğlumu almadan buradan gitmem diyor. Her annenin ayrı bir hikayesi var ama ortak noktaları terör örgütünün çocuklarını kaçırmış olmasıdır. Evlat acısı çeken anneler, biz hergün ölüyoruz bize çocuklarımızı versinler, ölmüş ise ölüsünü versinler diye feryat ediyorlar. Bu günlerde PKK terör örgütü tarafından ormanlarımızı yakıyorlar, sol medyadan, solcu yazarlardan, gezi olaylarına karışanlardan, o sanatçılardan tık yok. İş devlete geldimi sürekli laf sokuşturanlar var diyen Türkiye Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu aynı çevrelerin teröriste terörist diyemiyenlerle, terör örgütüne terör örgütü diyemiyenlerle bizim işimiz yok diyerek bu çevrelere çıkıştı. Aynı çevreler PKK ya laf söyleyin diyoruz tık yok, DHKP-C ye laf söyleyin diyoruz tık yok dedi. Biz kararlıyız bu konuda gerçekleri söyleyeceğiz, söylemeyede devam edeceğiz dedi. Metin Feyzioğlu nun bu çıkışını yerinde buluyorum, geç oldu ama önemli bir çıkış ve dik duruş..  Anaların terör ve terör örgütüne çocukları için yaptığı oturma eylemi bazı maskeleri düşürdü. Ağaç sever geziciler PKK orman yakarken, ortalıkta yoklar, analar ağlarken yoklar, niye sesiniz çıkmıyor iki yüzlüler. Anaların gözyaşları inşallah terörü de teröristleri de kurutacak. Gelin silahlarınızı bırakın, devlete sığının, bu vatan sizinde vatanınız, kardeşlerinize dış düşmanların verdiği akıl ve silahları bırakın, piyon olmayın, bu vatanın evladı olun, haini olmayın.. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/analarin-agidi/223/ Sat, 12 Oct 2019 22:32:29 +0300
YALNIZ  ADAM ERDOĞAN  

.Geçen gün MHP lideri Devlet Bahçeli gazetecilere R. T. ERDOĞAN I yalnız gördüm, onun için cumhur ittifakı ile ona şartsız desteğe devam edeceğiz dedi. Devlet gibi adam Devlet Bahçeli bu sözleri durup dururken söylemedi.

 Ak partide olup, kurulan hükümetlerde bakanlık yapanlar üç dönem kuralına takılanlar Erdoğan a yamuk yapmaya çalışan ve yeni parti kurmak isteyen bir çok kişi görüyoruz, sayın Bahçeli bunları görünce, bu nankörleri görünce Erdoğan a yalnız adam dedi, yoksa hala millet R. T. ERDOĞAN I çok seviyor. 14.08.2001 tarihinde Ak partiyi kuran Erdoğan 15 aylık bir parti iken 3 kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde oyların %, 35 civarı oy alarak tek başına iktidara geldi. Siyasi yasaklı olan Erdoğan 8.3.2003 tarihinde Siirt te yapılan yenileme seçiminde milletvekili seçilerek meclise girdi. 15 mart 2003 tarihinde 59.cu cumhuriyet hükümeti Erdoğan başkanlığında kuruldu. Muhtar bile olamaz denilen R. T. ERDOĞAN I herkes başbakanlık koltuğunda gördü. O günden sonra Türkiye hızlı bir şekilde büyüyor, yatırımlar ard arda sıralanmaya başladı. ERDOĞAN bu hızla IMF yi kovdu, duble yollar yaptı, tüneller, alt, üst geçitler, yeni metrolar, yeni stadlar, yeni hastaneler, yeni barajlar, yeni kamu binaları, yeni okullar, yeni üniversiteler, yeni hızlı trenler, yeni metrolar, yeni silahlar, yeni tanklar, yeni helikopterler, yeni İHA lar, yeni SİHA lar ve Toki yöntemi ile 750 bin konut yaptı. Sayın Erdoğan ın durmaya niyeti yok, bu ülke insanı için daha çok şeyler yapacağını söylüyor. Gelin bu yalnız adama var gücümüzle yardım edelim. Sağcı, solcu, muhafazakar, sosyal demokrat kim olursak olalım, çok tecrübe kazanan Erdoğan a hep destek, tam destek verelim  ülkemiz için, ailemiz içın, bu ata yadigarı vatan için hep yanında olalım.

Türkiye nin büyüyüp, gelişmesini istemeyen AB, ABD gibi ülkelere inat, Erdoğan sahip çıkalım. Yarın geç olabilir kesintisiz olarak 17 yıl iktidarda kalmak dünya rekorudur, ve devam ediyor. Bu başarıyı elde edecek bir lider yüz yılda bir gelir. Biz şimdi sahip çıkmazsak tarih   bizi affetmez. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/yalniz-adam-erdogan/222/ Wed, 18 Sep 2019 00:46:14 +0300
YENİ EĞİTİM YILINA GİRERKEN.                                  

Milli Eğitim bakanımız Ziya Selçuk 2019 - 2020 eğitim yılına girerken yaptığı açıklamada 9 eylülde başlayacak yeni eğitim öğretim yılının ilk ara tatilinin 18-22 kasımda ilk ara tatilinin olacağını belirterek, 17 ocak 2020 de birinci dönem Eğitimin biteceğini, 3 şubat 2020 tarihinde 2.ci dönem eğitimi n başlayıp 6-10 nisan 2020 tarileri arası 2.dönem tatili olacak ve 19 haziran 2020 tarihinde eğitim ve öğretim yılı bitecek ve onbir haftalık genel tatil başlayacak dedi.

Okullara öğrenci yerleştirilmesinde okul puanı esas alınarak yerleştirme yapıldığında çok öğrenci evinin yanındaki okullara gidemiyor. Bu durum aileleri üzmekte ve ek masraf açmaktadır. Benim evime yakın iki liseye de tercih yapmmıza rağmen kızımı almadılar. Evimize uzak üçünçü liseye aldılar, adres beyan ettim kabul etmediler, biz okul puanına göre işlem yapıyoruz dediler. Burada bir yanlışlık özel okullardan gelen öğrencilerin şişirme puan ile kayıt olmaları. Bana göre bir yanlışta çalışkan öğrencilerin bir okulda olmaları, zayıf, tembel öğrencilerin hepsinin bir başka okulda olmasıdır. Çalışkan öğrenciler birbiri ile yarışacak, peki tembel öğrenciler kiminle yarışacak. Hababam sınıfları çoğalacak. Oysa bizim zamanımızda ayırım yoktu, herkes sınıfın çalışkan öğrencilerine özenirdi, buda ortadan kalktı. Bunun adil bir durum olmadığını düşünüyorum. Tembel öğrenciler kimi örnek olarak alacak, bakan bey cevap versin. Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken öğrenci ve öğretmenlerimizin moral motivasyonlarının iyi olması çok önemlidir. Sevgili ve eli öpülesi öğretmenlerimizin çok büyük fefakarlıklar yaparak, öğrencilerini hoşgörü içinde, en iyi şekilde eğiteceklerine inanıyorum. Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken okullarımızın tüm ihtiyaçlarının karşılandığını okulların iç ve çevre düzenlemesinin yapıldığını düşünüyorum. Okul servisleri sıkı bir denetimden geçmeli ve araçların kontrolü yapılmalı, şoförlere gereken bilgi verilmelidir. Belediye otobüsleri okul güzerahlarıne ek seferler yapmalıdır.

Gerek servis şoförleri, gerekse otobüs şoförleri öğrenci indir, bindir yaparken çok dikkatli olmalı üzücü bir olaya sebep olacak hareketlerden kaçınmalıdır. Emniyet müdürlükleride okul civarında gerekli denetimleri zaten yapıyor. Onlarda terör ve uyuşturucu ile mücadele edecekler. Milli Eğitim müdürlükleri, öğrenciler, öğretmenler, servisciler, veliler, belediyeler ve emniyete büyük görevler düşüyor. Herkes görevini en iyi şekilde yaparsa, başarılı bir eğitim ve öğretim yılı geçireceğimize inanıyorum. Hoşçakalın..

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/yeni-egitim-yilina-girerken/221/ Sat, 07 Sep 2019 00:08:07 +0300
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI NIN ARDINDAN.  

 30 Ağustos 1922 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk ün başkumandanlığında Dumlupınar da Büyük Taarruzu yunan askerlerine karşı kesin zaferle kazandık. Yunan askerleri İzmir e çekildiler, 9 eylül 1922 tarihinde de İzmir düşmandan kurterıldı. 1926 tarihinde çıkarılan bir kanun ile her 30 Ağustos günü zafer bayramı olarak kutlanmaya başladı.

 Bu yıl 30 Ağustos zafer bayramının 97.nci yılını kutladık. Şanlı tarihimizde şan ve şerefle andığımız sayısız zaferlerimiz var. Kurtuluş Savaşında yedi düvele karşı savaştık ve vatanımızı düşman işgalinden kurtardık. Gazi Mustafa Kemal ve ordusu yokluk içinde, mazlum milletlere örnek olacak şekilde büyük fedakarlık ve kahramanlık göstererek adeta imkansız görülen emperyalist güçleri yenerek vatan topraklarına sahip çıkmışlardır. Bu savaşlarda şehit olan askerlerimize ve gazilerimize Allah tan rahmet diliyorum. Atatürk vatan topraklarından düşmanı attıktan sonra Osmanlı nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuş, yurtta sulh cihanda sulh sloganı ile işe başlamış, genç cumhuriyete devrim niteliğinde yenilikler getirmiştir. Atatürk bu milletin ortak değeridir, onun resmini asmak yada asmamakla Atatürk çü olunmaz, bu ülkeye sahip çıkan herkes Atatürk çüdür. Bu ülkeyi din, dil ve ırk farklılıklarımızı öne sürerek kim bölmeye çalışıyorsa o Atatürk düşmanıdır. Terörü destekleyen partilerde Atatürk düşmanıdır, emperyalistlerin istediğini yapanlarda vatan hainidir. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok, bizim toprağımızda gözü olanlar her fırsatta bu farklılıklarımızı kaşıyorlar. Bizim farklılığımız zenginliğimizdir, bunu herkes böyle bilsin. Biz bin yıldır bu topraklardayız, emperyalist güçler inşallah yine hüsrana uğrayacak. Beş dörtlükten yazdığım ben şehidim ben varım isimli şiirimin üç dörtlüğünü aşağıda takdim ediyorum...

BEN ŞEHİDİM BEN VARIM.      

Ormanında dağında.              

Ovasında bağında.              

Vatanın her yanında.          

 Ben şehidim ben varım.           

Anadolu anayurdum.               

Bu vatanı ben kurdum.             

Hiç kimseden yok korkum.     

Ben şehidim ben varım.       

 Bir ölür bin doğarım.           

Düşmanları kovarım.            

  Al bayrağın renginde.              

 Ben şehidim, ben VARIM.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/30-agustos-zafer-bayrami-nin-ardindan/220/ Wed, 04 Sep 2019 10:58:37 +0300
BAŞKANLARIN SÖZ DÜELLOSU, Son günlerde basında olsun, sosyal medyada olsun Ahmet Çakır, la ilgili ortaya atılan iddialar var.

Malatya büyükşehir belediye başkanımız Selahattn Gürkan başkan seçildiği zaman büyükşehir belediyesinin iki milyar borcunun olduğunu açıklamış, Ahmet Çakır da tepki göstermiş gerçek borcun bu kadar olmadığını söylemişti. Aynı partinin önceki ve sonraki başkanlarının karşılıklı atışmasına R. T. ERDOĞAN ak parti genel başkanı olarak müdahale etmiş basın önünde birbirinizi kötülemeyin diyerek konuyu kapatmıştı. Daha sonra Selahattn Gürkan başkanımız Ahmet Çakır döneminde 20 milyon TL ye yapılan bir ihaleyi kendisinin 20 bin TL ye yaptığını açıklaması yeniden bir tartışma konusu oldu. Şimdi bu tartışma ve atışmaların kime faydası var. Ben herzaman her yerde seçilen bir belediye başkanının çevreci olması gerektiğini yazdım ve söyledim. Çevreci bir belediye başkanı halkın yararına olmayan bir yatırıma izin vermez, gerekli bir yatırımıda mutlaka yapar. Ahmet Çakır iki dönem belediye başkanlığı yaptı. Fahri Kayahan, Çilesiz ve Tecde dışında başarılı olduğu başka mahalle ismi sayamayız. Kuzey Malatya ya çok ilgisiz kaldı, sadece kuzey kuşak yolunu yaptı ama onuda yarım bıraktı. Kuzeyde bulunan mahalle ve semtlerden Çarmuzu, Melekbaba, Kiltepe ve Taştepe de 50 yıl önce vefat eden kişi kalksa gelse evini bulur. Bu yapılmayan hizmetin özetidir. Öznur Çalık eski başkan Ahmet Çakır ı başarılı buluyorsa buyursun gelsin kuzey Malatyayı beraber gezelim, yapılan hizmetleri görelim. Allah tan korkun başarısız başkanı başarılı göstermeyin. Kuzey Malatya da bulunan semt sakinleri diyorki bizim evlerimiz hem eski, hemde depreme karşı dayanıklı değil, arsalarımıza son şeklini veren şuyu işlemi yapılsın, bizde kentsel dönüşüm ile yeni evlerimizi ya yaparız, yada müteahhite veririz. Şunuda söylüyorlar, şuyu yapılırsa belediye kesinti payı % 15 civarı olsun, çünkü ev yaptığımız zaman yola, okula, parka ve camiye arsa verdik diyorlar. Gelin bu mahalle ve semtleri modern hale getirecek adil bir şuyu işlemini yapalım, hiç olmazsa bu insanları hem depreme dayanıklı evlere hemde modern semtlere kavuşturalım. % 70 oy veren kuzey Malatya ya hakkını verelim. Belediyeden reklam alıpta gerçekleri yazmayan yazılı ve görsel medyayada yazıklar olsun diyorum. Bir reklam geliri için Malatya, yı satıyorsunuz. Hiç olmazsa yapıcı bir eleştiriniz olsun.

Geçmişe takılıp kalmayın, mahalle ve semtleri gezin dolaşın, nereye ne ihtiyaç varsa yapınız. Yalaka medyaya bakıp kendinizi başarılı görmeyiniz, çevreci danışmanınız olsun. Yolsuzluk yapana, emanete hıyenet edene Allah bir bela verir, sen dürüst ol korkma. Hesap günü burda olmazsa iş ahirete kalır, orada herkese hakkı verilir. Onada iki adım var, ölümümüz birinci adım kıyametin kopması ikinci adım. Uzak değil, gelecekte birgün gelecek. Kısır çekişmeleri bırakalım, hizmet üretelim. Hoşçakalın..

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/baskanlarin-soz-duellosu/219/ Sun, 25 Aug 2019 00:59:25 +0300
IRKÇILIKLA  MÜCADELE.       

 Dünya da yaşayan insanların dil, din, ırk yönünde çok farklı gelenek görenek ve çok değişik kültür yapıları vardır. Buda insanın yeme içme, giyim tarzının her ülkeye göre değiştiğini gösteriyor. Aynı dili konuşan insan toplulukları biraraya gelerek ülkeyi kurmuşlar ve devlet olmuşlar.

Bu ülkelerin içinde    dini ve ırkı farklı insanlarda olabilir, önemli olan devlet işlerinin yürütülmesidir. Herkes karşısındaki insanı hoş görüp saygılı davranış gösterirse farklılıklar sorun olmaz. Bir arada yaşamanın şartları din, dil ve ırk ayırımı olmadan olabilir. Bu farklılıkları tolere eden, çok çalışan, bilim ve teknojide ileri giden, yöneticileri akıllı ve ahlaklı olan ülkeler günümüzde en güçlü olan ülkeler arasında gösterilmektedir. Bu ülkeler fakir ülkelere yardım etmeyi bırakın, sömürge olarak oranın madenini doğal kaynaklarını yağma etmektedir. Buda güçlü ülkeleri tatmin etmiyor. Kendilerine yeni av arayan bu ülkeler, yönetimi zayıf, halkı farklı ırklardan olan farklı dini inanca sahip ülkelerde bu farklılıkları kaşıyan gizli örgütleri kullanarak o ülkeleri bölüp yutmak, yağmalamak istiyorlar. Bazen dini farklılığı, bazen ırk farklılığını, bazende siyasi görüş farklılığını o ülkeye bir silah gibi kullanmaktan çekinmiyorlar. Bireysel ırkçılığa karşı gibi durup, bir ülkeyi karıştırmak için ellerinden gelen her sinsi planları uyguluyorlar. Güçlünün zayıfı ezdiği, sömürdüğü bir Dünya da  yaşıyoruz. Bizim ülkemizde dış örgütler adına MOSSAD deyin CIA deyin bunlar ve benzeri örgütler 1950 li yıllarda alevi-sünni, 1970 li yıllarda sağ - sol olaylarını organize ettiler. Biz bınları bertaraf ettik. Boş durmayan gizli istihbarat örgütleri 1980 li yıllarda daha farklı bir yanımızı kaşımaya başladılar. Bir türk kürt  ayırımı yapan piyonlardan bir örgüt kurdular, sözde kürt halkının haklarını savunan bu örgütün adı PKK, doğuda kürt köylerine saldırarak ses getirmeye çalıştılar.   % 99 u müslüman olan bir ülkede ırkçılık yapıyorlar. İslam dini ırkçılığı reddeder. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Kürt halkı ile Türk halkı arasında bir ayrı gayrı yoktur. Et ile tırnak gibi içiçeyiz. Kız alıp kız vermişiz, biriz ve beraberiz. İnşallah bu oyunuda bozacağız. Dini yanımızıda kaşıyan Fetö örgütünüde üstümüze saldılar, darbe girişimini yerle bir ettik, oda bitti bitecek.

Bu örgütlerin hedefi ülkemizi bölüp paylaşmak. Bu ülkede kürt kökenli Turgut Özal başbakanlık yaptı, onun kabinesinde 7 kürt kökenli bakan vardı. Uyanık olalım, oyuna gelmeyelim, akıllı hareket edelim dış güçlerin oyununu bozalım. Irkçılığın hiç olmadığı ata yadigarı bu vatana sahip çıkalım. ABD bize niye silah veriyor, hemde beleş diye bir düşünün. Mantıklı olan şey bu piyon örgütlerden kurtulmak ve yeniden barışmak. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/irkcilikla-mucadele/218/ Sat, 17 Aug 2019 18:47:02 +0300
DÜĞMEYE  BASAN  VAR.          

Bu ülkede ne zaman iyi bir eser yapılsa, gündemi değiştirmek için düğmeye basanlar var. Yakın tarihimizde bunun örnekleri çok var. Mesela gezi parkı olayları, ağaç kesme bahanesi ile başlayan olayların hedefi iktidarı indirmekti. Hoş olmayan olaylar oldu ama geziciler hedeflerine ulaşmadı. Bu olayların senaryosunu yazanlar yabancı gazetecileri ve televizyonlarıda İstanbul a getirmeyi ihmal etmemişlerdi.

 Şimdi yine gezi benzeri bir olay çıkarmak için Kazdağlarını seçtiler, ayn figuranlar oradada boy göstermeye başladılar. Gerekçe aynı, ağaç katliamı. Arka planda hesap başka, hiç tahammül edemedikleri bu iktidarı devirmek, başka dertleri yok. Aynı zamanda İstanbul İzmir otoyolunun ve Bursa şehir hastanesinin açılışı yapılıyor, bu eserleri gündemden düşürmek için Kazdağları için gündem oluşturmak için gayret gösteriyorlar. Şimdi gerçekçi olalım, şayet Kazdağlarında altın varsa bunu çıkartmak istemeyen bir iktidarı hiçbir ülkede göremezsiniz. Bizde çok zengin bir ülke olmadığımıza göre, burada bulunan altını çıkarmak niye yanlış olsun. Zaten ABD ve Avrupa devletleri bize ekpnomik baskı uyguluyorlar, ülkemizi batırmak istiyorlar. Koalisyon iktidarı olsaydı çoktan devirmişlerdi, kendilerinin her dediğini yapan birine hükümet kurdururlardı. Bunun için önce Fetö yü kullandılar, darbe girişimini güçlü liderimiz Erdoğan ın dik duruşu ve halkımızın gayreti ile bertaraf ettik. Atatürk ten sonra cumhuriyet tarihinin en başarılı başbakanı ve devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan dır, hemde açık ara, geçmişteki askeri darbeler olmasaydı şimdi daha güçlü olurduk. Her darbe bizi yirmi yıl geriye götürdü. Geçen 17 yıldaki yapılan eserleri saysanız cumhuriyet tarihinin tesis ve eser yönünde altın yılları olduğunu görürsünüz. Şayet fanatik biri iseniz göremezsiniz, çünkü fanatiğn aklı başından gitmiştir, gözleride kördür.

 Gelin bu güzel ülkemizi büyütmek için çaba gösterelim, ferklılıklarımızı kaşıyan dış güçlere karşı bir olalım, bin yıllık tarihi geçmişimize ihanet etmeyelim, düşmanlarımızı sevindirmeyelim. Geçmiş tatsız olayların üstünü kapatalım. Kazanan türk milleti olsın, türk halkı olsun. Yarın çok geç olabilir. Herkesin kurban bayramını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim. Hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/dugmeye-basan-var/217/ Sun, 11 Aug 2019 23:41:47 +0300
Y E N İ   MALATYASPOR.         

Yeni Malatyaspor süper lig başlamadan UEFA Avrupa ligi eleme turunda ilk maçta kendi sahasında Slovenya temsilcisi Olimpija Ljubljana ile 2_2  berabere kalmış, ikinci maç için avantajı rakibine kaptırmıştı. Herkes Yeni Malatyaspor, un deplasmanda oynayacağı maçın nasıl sonuçlanacağını merak ediyordu.

Takım fizik olarak hazır değildi, bir endişe vardı. Yeni transferler Gökhan Töre ile Gılerme az antrenmanlara çıkmışlardı. Bir ağustos 2019 tarihinde Slovenya da Yeni Malatyaspor rakibini yenip bir üst tura çıkabilirmiydi? Bu hesaplar yapılırken maç saati geldi. YENİ MALATYASPOR maça temkinli başladı. Yenecek bir gol herşeyi bitirebilirdi. Öyle olmadı, yeni Malatyaspor ilk maçın ürkekliğini üzerinden atmış, ikili mücadeleleri kazanan bir takım hüviyetinde iyi mücadele ederken, hakem rakip takımın bir oyuncusunu çift sarı karttan  attı, bundan sonra yeni Malatyaspor oyuna ağırlığını  koydu, bu arada Robin Yalçın ın nizami bir golünü maçın hakemi iptal etti. Sergen Yalçın hoca maça Gökhan Töre ile Gılerme yi aldı, bu değişiklikler yeni Malatyaspor u daha ofansif oynamaya itti. Gökhan Töre, nin iyi ortasına Jahoviç iyi yükselerek şık bir kafa golü ile  0-1 skorunu deplasmanda tabelaya yazdı. Başka kaçırdığımız gol pozisyonları oldu ama ikinci golü atamadık. Rakip takımın şişirme ortalarında gol pozisyonu bulması Yeni Malatyaspor un defans anlamında daha çok çalışması lazım. Rakibin serseri toplardan bulduğu gol pozisyonlarını kalecimiz  Fabıen Fernolle mükemmel hamleler yaparak kurtardı. Bu kurtarışları yapan kalecimize rakip takım taraftarlarının ırkçı yaklaşımı asla tasvip edilemez.

Yeni Malatyaspor u bu başarısından dolayı tebrik ediyorum. Bu takımı beş yıl içinde bu seviyeye getiren başkanımız Adil Gevrek ve ekibinede çok teşekkür ederim. Sergen Yalçın hocamızın tesbitleri doğrultusunda yeni oyuncular alınırsa bu takım çok başarılı olur. Malatyadaki maçlarda maç bitiminde belediyeler çok otobüs bulundurursa eve dönüş çile olmaktan çıkar. Yeni Malatyaspor a UEFA Avrupa maçlarında ve sportoto süper lig maçlarında başarılar dilerim. Hoşça kalın..

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/y-e-n-i-malatyaspor/216/ Sat, 03 Aug 2019 00:32:48 +0300
SURİYE'DE GÜVENLİ  BÖLGE.    

Türkiye ile ABD arasında Suriye de güvenli bölge kurulması için görüşmeler devam ediyor. Burada ülkemiz için esas olan şey güneyden bir terör tehdidinin, bir terör harekatının olmaması. Kimsenin toprağında gözümüz yok, bizim toprağımızda gözü olanlara da hadlerini bildiririz.

Suriye de ABD ile ortaklaşa bir güvenli bölgenin oluşturulmasına ben karşıyım. ABD bize güven vermiyor, Trump un bir sözü diğerini tutmuyor. Suriye den ABD ordusunu çekiyorum dedi çekemedi. ABD yi Trump mu yönetiyor,CIA mı yönetiyor belli değil. Trump un diğer ülkelerle ilişkisindede çoğu zaman verdiği kararlar rafa kaldırılıyor. Herhalde bu kararları CIA elemeye tabi tutuyor, aklıma bu geliyor. Daha öncede güvenli bölge gündeme gelmişti, şimdi yine gündemde, burada çok dikkatli olmalıyız. ABD bize parayla silah vermiyor ama terör örgütüne parasız silah veriyor. Bize böyle davranan ABD ye nasıl güvenelim. Böyle müttefiklik olurmu? Kıbrıs harekatında bize ambargo uyguladılar, Irak ta askerlerimizin başına çuval geçirdiler, terör örgütlerine silah veriyorlar, bize silah satmıyorlar, başka ülkelerde n silah alınca niye aldınız diyorlar. ABD ye nasıl güvenelim. Bu nasıl müttefiklik, dünya da eşi benzeri yok. ABD neyin peşinde, ekonomik baskıda yapıyorlar, belki dahada yapacaklar, neden? Niçin? Bu soruların cevabını bulabilirsek ABD nin niyetinide anlayabiliriz. Biz sınırlarımızı savunurken, ABD Suriye de işgalci konumunda, bunun bir izahını yapsınlarda görelim. ABD nin Türkiye ye takındığı tavırları tasvip etmiyoruz.

Bu haliyle ABD Türk milletinin güvenini kaybediyor. ABD ülkemizin başına bela olan terör örgütlerine hamilik yapmayı bıraksın. Türkiye nin güvenini yeniden kazanmak istiyorsa yeni politikalar geliştirmelidir. Terör yuvalarını sınırlarımızda yaşatmayacağız.. ABD nin gerçek niyeti yakında ortaya çıkar, inşallah kendi savaş uçaklarımızı yakında yaparız. Dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku salmaya devam edeceğiz.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/suriyede-guvenli-bolge/215/ Sat, 27 Jul 2019 03:27:56 +0300
TARIM VE  HAYVANCILIK..      

 Ülke olarak tarım ve hayvancılığı bir türlü rayına oturtamadık. Bu ülkeye yaptığı hizmetlerle çağ atlatan, kişi başına milli geliri 2500 dolardan alıp 11000 dolara çıkaran Ak parti iktidarları da tarım ve hayvancılık konusunda bir çare üretemedi. Zirai ürünlerin üretiminde, depolanmasında, pazarlamasında  ve tüketilmesinde yanlış uygulamalar var.

Aynı şekilde hayvancılığın üretiminde, depolanmasında, pazarlama sında, tüketiminde  et ve sütte bir türlü iyi bir seviyeye gelemedik. Bunun nedenlerini, niçinlerini bulmak ve Araştırmak, yeni politikalar, yeni projeler, yeni uygulamalar üretmek iktidar ı ile muhafeleti, mühendisi ve teknisyeni ile ve veteriner i ile tarım ve hayvancılığı iyi bir seviyeye getirmek hepimizin görevidir. En büyük sorumluluk iktidara düşüyor. Hollanda küçük bir ülke ama Avrupanın en büyük et ve süt ürünleri üreticisi konumundadır. Hayvancılık için bu ülkeyi örnek olarak alabiliriz. Zirai ürünler içinde örnek alacağımız ülkeler bulmalıyız. Tarımda dünyada kendi kendine yeten ülkelerden biriyiz. İlk yapacağımız iş İsrail den tohum teminini ortadan kaldıracak adımı atmalıyız. Kendi tohumumuzu kendimiz üretmeliyiz. Ülke olarak hormonlu, genetiği değiştirilmiş tohumları yasaklamalıyız. Yaz aylarında bile sera ürünü tüketiyoruz. Bence buda sağlıklı değil, biz sağlıklı ürünün yetiştirilmesini teşvik etmeliyiz. Halkın sağlığını tehdit eden üretici ve ürünlere savaş açmalıyız. Yeni ve etkili yasal düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz. Belediyelere, ilgili bakanlıklara  ve sağlık kurumlarına yeni ve caydırıcı yasal önlemleri alarak destek olmalıyız. Ben bu konuyu anlatan bir şiir yazdım. Bundan 34 yıl öncesine ait olan yani 1985  yılında domates üreticileri satış fiyatının domatesi tarlada toplama ve hale götürme bedelini karşılamadığı için tarlada bırakmışlardı. Gazeteler bu konuyu manşete taşımışlardı. Aşağıdaki şiir ile bu konuyu işlemiştim.

 ... BURASI  TÜRKİYE.                 

Domates tarlada hep yek.       

 Manavda oldu düşeş.         

 Tefecinin cebinde.                  

Aslan payı dübeş..             

  Sütün fiyatı belli.                     

Su olmuş yüzelli.                     

Burası Türkiye..                        

Yaşa Liza Minelli..                   

 Okuduğunuz gibi bu şiir hala güncelliğini koruyor. Tarım ve hayvancılıkta yeni bir yapılanmaya acil ihtiyaç var. Hal yasasınında yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Stokçuluğu önlemek için gerekirse devlet de bazı ürünleri caydırıcılık için stoklamalıdır. Özellikle patates ve soğan içim bunu yapmalıdır. Sebze, meyve, tahıl ürünleri ile et, süt, balık ürünleri için yeni yasal düzenlemeler yapılmalı, özellikle hileli ürünleri üreten ve satanlara ağır cezalar uygulanmadır. 34 yıl önce yazdığım şiirin güncelliğini korumasına üzüldüm. Yeni bir yapılanmaya tarımında, hayvancılığında çok ihtiyacı var. Hoşçakalın..

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/tarim-ve-hayvancilik/214/ Sat, 20 Jul 2019 07:54:21 +0300
KAYIP ŞEHİR : MALATYA. Büyükşehirler arası gelişmişlik sıralamasında Malatya mız 30 büyükşehir arasında son beşe girerek küme düşmüştür. Belediye başkanlığı yapmış ve yapmakta olanlara ithaf olunur.

Ben 2003 yılından bu güne kadar hep güneyve kuzey kuşak yolları ile Kuzey çevre yolunun yapılmasını, şehrin kuzeyinde bulunan mahalle ve semtlerinin şuyu işleminin yapılmasını yazdım, savundum. Hiçbir belediye başkanı oralı olmadı. Sonuç ortada, Malatya hep kaybeden bir şehir konumunda. Bu sıralama doğru tespitler yapılarak ortaya çıkmıştır. Ben bu sonucu hiç yadırgamadım. Komşumuz illerden Elazığ, Sivas ve Diyarbakır kuzey çevre yollarını yaptılar. Bu illerden Diyarbakır ın Ak partili belediye başkanı yok ancak kayyum ile atama yapılmış yada hdp li belediye başkanları oldu. Bizim Malatya vekillerimiz ve belediye başkanlarımız Diyarbakır a gitsinler 2003 yılından bu güne yapılan yeni caddeleri, açılan yolları yazsınlar gelip Malatya ile karşılaştırsınlar, bu kıyaslamayı yaparlarsa görecekler ki arada çok büyük farklar var. 2003 yılından bu güne bizim belediye başkanlarımız ve vekillerimiz uyumuş, yan gelip yatmışlar. Malatya medyasının bir uyarısı, bir eleştirisi malasef olmamıştır. Belediye den reklam geliri sağlayan bir medya kesimi bir eleştiri yaparsa reklam alamayacağı için hiç eleştiri yapmadı. Oysa medya bir toplumun gözü, kulağı olmak zorundadır.

Kuzey çevre yolu Malatya nın en büyük projesidir. Çevreci olmayan vekiller ile çevreci olmayan belediye başkanları kuzey çevre yolunun çok önemli bir proje olduğunu nerden bilecekler. Malatya da bulunan sivil toplum kuruluşları da bu konuda hatalı davranmışlar, eleştiriden kaçınmışlardır. Bütün bunların üstüne Ak parti genel başkanı ve cumhurbaşkanımız R. T. Erdoğan da bu duruma seyirci kalmış, oy alamadığı Diyarbakır ı kazanmak için her türlü desteği vermiştir. Ak partiye % 70 civarı oy veren Malatya lı seçmenin ne günahı var. Çevreci olmayan adayları belirtende genel merkez değilmi? Dimyada pirince giderken evdeki bulgurdan olmayasınız.Kuzey çevre yolu ihalesi 2016 yılı 15 temmuz hain darbe girişimi sonrasında başkanımız Erdoğan baktıki Malatya lı 8 şehit, 50 civarında gazi var,Malatya kuzey çevre yolunun ihalesini yaptırdı.

Bu üç yılda kuzey çevre yolunun ancak % 1i yapılmış durımdadır, oda istimlak işidir. Malatya ve Malatya halkına yazık değil mi? Ben bu konuda 2003-2019 yılları arasında Malatya da milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapanlara, çıkar için gerçeği yazmayan medyaya, sivil toplum kuruluşlarına yazıklar olsun diyorum, Ak partiyede sitem ediyorum. Başkanımızdan kuzey çevre yolunun hızlı bir şekilde yapılmasını arz ediyorum. Selam ve dua ile hoşçakalın

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/kayip-sehir-malatya/213/ Tue, 16 Jul 2019 07:31:30 +0300
YENİ ESERLER VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ. YENİ ESERLER VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.

 Ak Parti 17 yıldır iktidarda. Bu süre içinde Malatya da yerel yönetimlerde ak parti kesintisiz görev yapıyor. Malatya ya yapılan hizmetlerden bahsetmek istiyorum. Şehir içi, ilçe ve köy yolları ile şehirlerarası yollar, yeni hastaneler, yeni okullar, yeni barajlar, yeni hizmet binaları ile yeni stadımız yapıldı. Stadımız yeni yapıldı ama bununla birlikte yeni sorunlar ortaya çıktı.

 Bu stadın yeri hem uzak oluşu, hemde E--5 karayollarının kenarı olması vede hastane karşısına yapılması nedeniyle yer seçimi çok yanlış olmuştur. İzmit İsmetpaşa stadı E_5 yolu üzerinde olduğu için yıkıldı, biz yenisini yaptık. Buraya üç yanlıştan dolayı bu stadın yapılması çok yanlış olmuştur. Bir kere her sezon için Malatyaspor un 70-80 bin civarında bir seyirci kaybı oluyor. İki yıldır otopark sorunu çözülmemiştir.ulaşım tek şeritten yapıldığı için arabası ile gidenler çile çekiyorlar. Maç sonu dönüşler hem belediye otobüsü ile dönenler için, hemde aracı ile dönenler için kabusa dönüyor. Kalabalık maçlarda belediye ler yüz, yüzelli otobüs tahsis edermi, etmezmi maç sonu dönüşler için? Ben yaptım oldu mantığından vazgeçmeliyiz. Maça gidipte maç sonu dönüşlerde otobüs bulamayıp onbeş km yolu yaya olarak gelenleri de gördüm. Madalyonun tersinide yazmak istedim. Malatya merkezine üç km kuzeyde olan Kaynarca mahallesine bu stad yapılabilirdi. Burada ikiyüz dönüm hazine arazisi var.

Kuzey kuşak yoluna üçyüz metre mesafede olan hazine arazisinin 60 dönümüne gençlik merkezi yapılacak, yanına dört, beş adet futbol sahasınında yapılması için buradan yetkililere sesleniyorum. Bir yere bir eser, kamu binası yapılırken ulaşım ve diğer sorunları gözardı etmeden, enine boyuna incelenmesi gerekiyor. Maski genel müdürlük binasıda yanlış yere yapılmıştır. Yanlışlardan ders çıkaralım. Siz belediye olarak şehrin on km batısına şuyu yapıp üç km şehrin kuzeyine şuyu yapmaz iseniz tesisleride uzak yerlere yaparsınız. Malatya lının para ve zaman  kaybına yazık değil mi? Selam ve dua ile hoşçakalın

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/yeni-eserler-ve-dusundurdukleri/212/ Sun, 07 Jul 2019 16:33:59 +0300
MALATYA kAYISI FESTİVALİ  

 Malatya nın dünyaca ünlü kayısısı için bu yıl yapılacak Malatya kayısı festivali etkinlikleri 17_21 temmuz 2019 tarihleri arasında yapılacağı Büyükşehir belediye başkanımız tarafından açıklamıştır.

Kayısı festivali birkaç senedir yapılamadı. Bunun niçin, neden yapılamadığı ile ilgili konulara girmek istemiyorum. Festival yapmak bir bölgenin, bir şehrin  en iyi ürününün üretiminden tüketimine sorunlarının gündeme getirildiği, yeni fikirlerin, yeni  görüşlerin tartışıldığı ve ürüne yeni pazarların önünü açan etkinliklerdir. Aynı zamanda o şehrin tarihi ve turistik mekanlarının, gelenek ve kültürlerinin, sanatçıları ile sanat eserlerininde gelen konuklara gezdirildiği birçok öneme sahip etkinliklerdir festival organize etmek. Hele bu kayısı festivali Avrupa Birliğinden kayısı için coğrafi işaret tescili almış olması da bu festivale ayrı bir önem katıyor. Malatya kayısı festivali organizasyonu en ince ayrıntısına kadar iyi hesaplanmalı, yer, zaman, zemin ile konuşmacılar arasında bir hata ve aksaklık olmamasına azami özen gösterelim. Bu festival organizasyonu için valilikten ve İnönü üniversitesinden senaryo yardımı alınabilir. Büyükşehir belediye başkanımızın öncülüğünde yapılacak kayısı festivalinin uyum ve ahenk içinde Malatya mıza yakışır şekilde yapılması en büyük dileğimdir. Bildiğiniz üzere bizim kayısıdan başka kiraz ve film festival etkinliklerimizde var. Kayısı için bahsettiğim organizasyon düzen ve uyumunu bu festivaller içinde geçerlidir.

Malatya mızın bu festivallerde huzur, güven ve neşe içinde gelen yerli ve yabancı konuklara her konuda yardımcı olması hem organizasyon görevlilerinin, hemde halkımızın fedakarlığı ile mümkündür. Şehir olarak en iyi misafirperverliği sunmalıyız. En büyük sorumluluk büyükşehir belediyesine aittir. Başarılı geçen her festival Malatya nın ürününü yeni pazarlara taşıyacak, ilimizin imajınada  büyük katkı yapacaktır. Başarılı bir festival dileği ile hoşçakalın.

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/malatya-kayisi-festivali/211/ Sat, 29 Jun 2019 00:34:39 +0300
Kuzey ve Güney Kuşak yolu n zaman yapılacak? Kuzey ve Güney Kuşak yolu n zaman yapılacak?

Sevgili okurlarım on bir yıl aradan sonra yeniden sizlerleyim. Bu konuda Mümtaz beyede teşekkür ederim. Bu uzun zaman diliminde ülkemizde çok büyük değişimler ve gelişmeler oldu. Duble yollar, yeni alt geçitler ve yeni köprüler, yeni metrolar, yeni statlar, yeni hastaneler, yeni üniversiteler ve yeni silahlar ile birlikte daha nice güzel eserler yapıldı. Bu değişim rüzgarı çevreci belediye başkanları olan illeri daha modern bir hale getirdi.

Malatya’mız büyük değişim ve gelişim gösteren şehirlerin gerisinde kaldı. Yalnız Fahri Kayahan bulvarı, çilesiz, karakavak ve Tecde mahalle ve semtlerinde büyük ve modern gelişmeler oldu. Ancak Malatya’nın trafik sorununu rahatlatacak güney ve kuzey kuşak yollarımız henüz bitirilemedi. İnşallah yakında biter. Malatya’nın güneyindeki gelişmeler ne yazık ki kuzeydeki mahalle ve semtlerde yoktur. Kuzey Malatya da bulunan Çarmuzu, Kiltepe, Melekbaba, Taştepe mahalleleri ile daha birçok semtte şuyu çalışması yapılmadığı için bir gelişme bir yenilenme olmadı. Bu semtlerin şuyu işleminin yapılarak imara açılması gerekiyor. Şuyu yapmak bir semte, bir mahalleye son imar uygulamasını yapmak demektir. Şehir merkezinin iki, üç km kuzeyinde bulunan bu semtlerde evler içiçe olduğundan şuyu kesinti payının %. 15_20 civarında yapılarak şuyu işleminin yapılmasını öneriyorum. Çünkü bu mahalle ve semtlerde evler yapılırken kesinti yapıldı ve yol, okul, cami ve parklar  yapılmıştır. Elbette boş bahçe ve tarla olan yerlerde % 35 civarında kesinti yapılacaktır. Bu semt sakinlerinin mağdur edilmeden şuyu işlemi inşallah hızlı bir şekilde yapılır. Arsalar son şeklini aldımı imkanı olan kendi evini yapar, imkanı olmayanlarda kentsel dönüşüm yöntemi ile müteahhide vererek yeni ve depreme dayanıklı konutlarına kavuşurlar.

Malatya büyükşehir belediye başkanımız sayın Selahattin Gürkan da bu şehrin kuzeyinin yetiştirdiği bir evladıdır. Özellikle kuzeydeki mahalle ve semt sakinleri bizim derdimizi ancak bizden biri anlar diyerek başkanımızdan şuyu ve kuzey kuşak yolunun ivedi yapılmasını bekliyorlar. Büyükşehir belediye başkanımız Sayın Gürkan’ın Malatya’nın kuzeyinin kalkınmasını sağlayacak şuyu çalışmasını en iyi ve en güzel şekilde yapacağına gönülden inanıyorum.

Selam ve dua ile hoşça kalın Osman Ayhan

]]>
Osman Ayhan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-ayhan/kuzey-ve-guney-kusak-yolu-n-zaman-yapilacak/210/ Sat, 22 Jun 2019 23:49:46 +0300
KALPTEKİ KOR PARÇASI  

Kâinatın en güzel meyvesi olan insan, Allah’ın yarattığı en büyük mucizedir. Ham maddesi et, kemik ve kandan oluşan bu eşsiz varlığa sayısız duygu veren ve o duygularla doğruyu yanlışı ayırt etme özelliğini Allah kullarına lütfetmiştir. Bu duygulardan bir tanesi de öfkedir. Bu duyguyu yok etmek mümkün değildir. Esas olan da, öfkeyi yok etmek değil de onu doğru yöne kanalize etmektir.

İnsanın hem bireysel hem toplumsal yaşantısında huzurlu olabilmesi için olumsuz duygularını kontrol etmesi ve bunlarla baş edebilmesi gerekir. İnsan hayatını sürdürebilmesi ve onu dış tehlikelerden koruyabilmesi için fıtratına koyulan bir duygudur. Bu duygu tüm canlılarda var olan tabi bir heyecandır. Bu duygumuzu dünyevi endişe için değil, uhrevi endişe için kullanırsak, yerini bulmuş olur.

Dünya’ya aşırı düşkünlük, şan şöhret, makam mevki, zenginlik, hırs gibi duyguları frenlenmedikçe öfke çoğalır. Kendisini verilen nimete kanaat etmek ve sabır göstermek. Dünyanın malına mülküne kendini kaptırmadan, onun bir emanet olduğunu düşünmek ise bu öfkeyi kontrol eder.

Vatanımıza zarar vermek isteyen kişilere karşı öfke elzemdir. Yoksa vatanı, milleti, hukuku, doğruyu iyi savunmak mümkün olmaz. Sahabenin hayatına baktığımızda; onlar savaşa gittiklerinde düşmana karşı acımasız, fakat kendi aralarında birer melek gibi idiler.”

Bediüzzaman Hazretlerine göre, öfkenin üç hali vardır. İfrat, tefrit ve vasat halidir. İleri derecede saldırganlık, maddi ve manevi hiç bir şeyden korkmayıp yakıp yıkmak, her tarafı kırıp dökmek, öfkeyle kalkıp zararla oturma halidir.

Bütün istibdatlar, tahakkümler, baskılar, şiddetler, zulümler, haksızlıklar, kavgalar, cinayetler bu sebepten çıkıyor. Bu nedenle öfkeyi kullanmak helâl değildir yasaklanmıştır. Dinimiz bize ifrat ve tefritten uzaklaştırıyor. Öfkenin vasat halini yaşamamızı emrediyor."

“O takva sahipleri bollukta ve darlıkta verenler, öfkesini tutanlar ve insanların kusurlarını af edenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. (Ali İmran süresi 134)

Peygamberimiz (sav) bu konuda şöyle buyuruyor; Öfke kalpte bir kor parçası gibidir. Sizden biri öfkelendiğinde; ayakta ise otursun, oturuyorsa uzansın, uzanmış ise vücudunu toprağa değdirsin. (Eûzü Billah) Allah’a sığınırım derse öfkesi geçer. Öfke şeytandandır. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Su ateşi söndürür. Öfkelendiğiniz zamanda abdest alınız. Öfkenin ve ağız kavgasının ilacı iki rekat namazdır. (Riyazu’s Salihin)

Ey Kâinatın yegâne Rabb’i olan Allah’ım verdiğin tüm latifelerimizi senin yolunda kullanabilmeyi bizlere nasip et. Uyanık müminlerin sınıfına dâhil et. Bizleri göz açıp kapayıncaya kadar nefsimizle baş başa bırakma. Razı olmadan ruhlarımızı bedenlerimizden alma. Amin

Emanetin sahibine emanetsiniz.

 

 

 

]]>
Altun Özmeşe http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/altun-ozmese/kalpteki-kor-parcasi/209/ Sun, 30 Sep 2018 15:39:49 +0300
GÜLLERİ GÜLDÜREN GÜL  

Gül yürekli gönül dostları selamın en güzeli olan Allah’ın selamı üzerinize olsun.

“ Güllere vurgunum güllere sevdalı; bana güller derin, kırmızı güller verin. Kan rengi hüzünlü şehit edalı; bana güller derin, kırmızı güller verin.”

Güllerin bir dili vardır. Renkleriyle konuşan, insandan insana mesaj niteliği taşıyan birer ulaktır onlar. Gönül almak, gönül vermek isteyenlerin kullandığı nadide bir çiçektir gül.

Gül bizim kültürümüzde bir semboldür. İnsanlar Orta Asya’dayken belirli eşyaları, cisimleri ve şekilleri belirli manalarla sembolleştirmişler.

İslamı kabulden sonra da devam eden bu sembolcü gelenek, Peygamber Efendimiz’de (s.a.v) bir sembol bulmakta gecikmemiş ve O’na (s.a.v) gül sembolünü layık görmüştür. Kültürümüzde gül, Peygamberimize (s.a.v) duyulan muhabbetin sembolüdür. Edebiyatımızda sevgililer hep güle benzetilir.

Necati Beg şöyle der: “ Yılda bir kerre menâr-i sahdan didarı gül / Gösterir nite ki nûr-i Ahmed-i Muhtâr gül.”

Ecdadımız sanatını Allah inancı ile yönlendirmiş ve geliştirmiş bir millet olup bu sanatında, Allah (cc) lale ile, peygamberimizi (s.a.v) de gül ile özdeşleştirmiştir. Edebiyat sanat ve kültür alanında verilen eserlerde bu iki çiçek, Allah ve peygamberi simgelemiştir.

Çiçekler içinde güzel kokusu ve renkleriyle her zaman özel bir yeri olan gül, bütün dünya dillerinde isim olarak kullanılmaktadır. Batı dillerinde Rose, Arapçada Verde olan gül kelimesinin aslı Farsça olup bizde de aynen kullanılmaktadır.  

 Hayatın birçok merhalesinde vazgeçilmez olan gül; bir hekimin elinde dertlere şifadır. Bir minyatürde yer alan gül, ressamın ismini ölümsüz kıldığı gibi, nakkaşın nakışlarında gül olmazsa nakşedilenler kemale ermez.

Bir kilimde eşsiz sanat cümbüşünü, aşkı, ayrılığı, sevdayı, hasretin vurgusunu renklerin diliyle harmanlarlar ve serer atar gözümüzün önüne.

Gelinlerin çeyiz sandığında ilme ilme dokunan gül motifleri geçmişten günümüze sanatın akışını ne güzel ifade ederler.

Çocuklar güle benzetilir, sevilenler gül ile ifade edilir. Şairler mısralarında sevginin göstergesi olan gülü baş tacı etmişlerdir.

Bahçede gül dalına konan güzel sesli bülbül burada sahne alır. Ruhu okşayan nameleriyle âdeta konser verir.   

Yunus Emre’nin sarı çiçekle konuşmasını pek çoğumuz biliriz. Aşık bunu gönül dili ve kalp gözüyle ifade eder. Yunus sarı çiçeğe sorar: “Gül sizin neyiniz olur?” Çiçek cevap verir: “Gül, Muhammed teridir.” Güle hayat veren kaynağın, Hz. Peygamber olarak görülmesi, gülün toplumumuzdaki değerini de artırmıştır.

Emanetin sahibine emanet olunuz.

]]>
Altun Özmeşe http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/altun-ozmese/gulleri-gulduren-gul/208/ Sat, 29 Sep 2018 02:59:01 +0300
BİZ TÜMDEN BATTIK MI?  

Haberleri izlerken baktım bir taksici bankamatikten işlem yapmak için gittiğinde  önceden sıkışmış yedi bin TL. parayı buluyor ve sahibini arayıp iade ediyor. Hemen her gün bu tip haberlere şahit oluruz. Ya takside ya otobüste ya da sokakta şurada burada kaybedilen, unutulan parayı bulan fakir birileri nefsine uymadan, başkasının malı bana haramdır diyerek  sahibini bulup iade ediyor ya da polise veriyor.

Ben kendim de şahit oldum bir olaya, Malatya otogar mescidinde bir yolcu kağıt peçete üzerine 1TL. koymuş ve peçeteye yazmış;

“Ben yolcuyum mescitte telefonumu şarja taktım ve bu 1Tl. de şarj etme parasıdır” diye not bırakmış. Gözlerim doldu ve bu davranış Hz. Ömer’i hatırlattı bana. Hani Hz. Ömer (ra) çalışırken bir vatandaş gelir ve soru sormak ister. Der ki; soracağın maruzatın şahsımla mı ilgili yoksa devlet işi ile mi? Adam yok şahsınızla ilgili özel bir soru deyince, Hz. Ömer devletin mumunu söndürür ve cebinde kendi mumunu yakar. Dedim ki çok şükür Hz Ömerler aramızda yaşıyormuş.

Bu örnekleri niye verdim?

Son zamanlarda toplumun moralini bozan yazı örneklerine çokça rastlar olduk. Toplumda önemli yazarlar diye bilinen ‘kalem önderleri’ başlıyorlar Türkiye'nin içine düştüğü perişan durumdan bahsetmeye. Öyle bir tablo çiziyorlar ki tüm değerlerimiz alt üst olmuş, maneviyat din iman namına ne varsa yok olmuş, biz tümden batmışız. Elle tutulacak hiçbir şeyimiz kalmamış. Gençler desen onlar yok olmuş. Uyuşturucu, kötü alışkanlıklar toplumu sarmış tümden gitmişiz.

Ben her şey dört dörtlük hiçbir sorun yok demiyorum tabii ki. Daha mükemmel olmanın sınırı yok elbette. Ama ben bu zevat kadar kötü ve karamsar da değilim. Asla da öyle düşünmüyorum. Bana göre öyle güzel bir gençlik var ki, din iman vatan millet nedir farkına vardılar. Neredeyse kapanmak üzere olan imam hatipler doldu taştı. İlahiyat fakülteleri hakeza Bu kadar ilahiyatçı  ve imam hatip hocalarımız ve öğrencilerimiz var. O okullarda güzel dinimizi ilmi düzeyde öğretiyorlar. Onlar Kur’an, tefsir, fıkıh , hadis , kelam , felsefe, İslam tarihi, peygamber efendimiz ve dini Mübin’i İslamı ders olarak işliyorlar. Ben bütün bunlara şükrediyorum. Eksiği vardır daha iyi olabilir o ayrı bir konu.

Sadece imam hatip ve ilahiyatlarda değil, diğer lise ve Fakültelerimizde de güzel gençliğimiz var.

Bu bağlamda eleştiri yapanların niyeti bunların neden zayıf oldukları, daha mükemmel olamadıkları değil, onların derdi başka.

Onlar Feto devrinin neden bittiğini açıkça söyleyemiyorlar. Bu şekilde günümüz gençliğini ve Müslümanları tümden karalayıp Feto devrinin ne kadar kutsal (!)  bir devir olduğunu dolaylı olarak söylemek istiyorlar, ama çekindiklerinden bunu topluma  direkt söyleyemiyorlar.

Aslında bu kripto kalemşorlar şunu demek istiyorlar; ‘Bakın ey Türkiye!  Bu iktidar bizi terörist ilan etti, gençlerden el etek çektirdiler İşte bakın görün Türkiye ne hale geldi. Biz olmayınca böyle olur yani. Ne ahlak kaldı ne dürüstlük ne de maneviyat. Kısaca insanlık namına bu toplumda bir şey kalmadı.’ Onlar bunu diyorlar, bizim saf dillerimiz de alet oluyorlar. Karamsarlığa gerek yok onların dediği gibi kötü değiliz daha da iyi olacağız.

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/biz-tumden-battik-mi/207/ Thu, 27 Sep 2018 22:58:01 +0300
KİMLERLE BİRLİKTE OTURUYORUZ  

Selamın en güzeli olan Allah’ın selamı üzerinize olsun. Salat ve selam Hz. Muhammed’e ve onun âline olsun. İnsanın var olmasıyla beraber iki cihet meydana gelmiştir. Dünya ve ahiret, beden ve ruh, iyi ve kötü, sıcak ve soğuk, karanlık ve aydınlık, güzel ile çirkin gibi birbirinin zıttı olan kavramlarla karşılaşıyoruz.

Bir şeyin gerçek özünü görmek ancak bu tezat kavramları algılamakla gerçekleşir. Kış olmasa, bahar bu kadar endamlı gözükmez gözümüze. Sıkıntı olmasa, rahatlık zamanı keyif vermez gönlümüze. Hastalık olmasa, afiyet lezzet vermez özümüze. Velhasıl-ı kelâm zıtlıklar birer nimetmiş bizlere.

İyilerle arkadaşlık ve dostluk kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık ise insanın dünyasını da ahiretini de yıkar. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurmaktadır:
 “Benim yoluma gidenlere uy.” (Lokman Suresi/15 )

Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki:
Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder. (Buhari)

Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. “Gülle oturan gül kokar, külle oturan kül kokar”  sözüne kulak verdiğimizde, birlikte oturup kalktığımız insanların bizim üzerimizde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu anlayabiliriz.

Gayrı meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise terazi mizanın sol tarafının ağır gelmesine sebep olur. Doğru işler ise huzurun menbağı olur. İki cihanda saadet kazandırır bize. Hz. Muhammed (s.a.v) buyurdu ki:
Dünya için dünyada kalacağın kadar çalış! Allah’a muhtaç olduğun kadar itaat et. Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle.  (Eyyühel Veled)

Kalp, kötü kimselerin yanında gaflete dalınca şeytan da vesvese verir. Kul Rabbini anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan gelir. Kur’an-ı Kerim’de:
“Şeytan onlara galebe çaldı ve onlara Allah’ı anmayı unutturdu.” (Mücadele/19)

Şeytanın galebe çalmaması için, kötü kişilerden uzak durmalıyız. İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de insana değer katar. Hadis-i Şerifte:
“Salihler (iyiler) anıldığı zaman rahmet nazil olur.” (İ.Ahmed)

İnsanın üç düşmanı vardır. Şeytan, nefis ve kötü arkadaştır. Kötü arkadaş, nefis ve şeytan aracılığıyla bize zarar verir. İnsanın dinini imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya çalışır. Peygamber Efendimiz:
“Kişi arkadaşının dini üzeredir.”
Bu sözüyle bize yol göstermiştir.

İnsanın arkadaşları adeta onu yansıtan bir ayna gibidir. Bu yüzden aynada yüzümüzün nasıl görünmesini istiyorsak ona göre arkadaşlar seçmeliyiz.

Rabbimiz! Bizlere salih insanlarla beraber olmayı nasip et. Dünyada da ahirette de iyilik ver. İmtihanımızı kolay kıl. Ne ile bizleri sınarsan sına, razı olacağın duruşlar sergilemeyi bizlere nasip et. Gönül kıblemizi rahmetine çevir. Son nefeste iman ile yolculuk yapmayı nasip et.
Âmin,âmin,âmin… Velhamdulillahi Rabbil Alemin.

Emanetin sahibine emanetsiniz.

]]>
Altun Özmeşe http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/altun-ozmese/kimlerle-birlikte-oturuyoruz/206/ Thu, 20 Sep 2018 00:19:27 +0300
MALATYAYI BEN YÖNETSEYDİM  

Bir an için kendimi Malatya’dan sorumlu biri olarak saydım ve şöyle sordum; Sen olsaydın neler yapardın?

Ben olsaydım şehrin öncelikli sorunlarından başlardım. Her şeyden önce açılacak ne kadar yol varsa ivedilikle açardım. Kuzey ve güney çevre yolları ile kuşak yollarını bir an önce bitirirdim. Şehrin imarı ile ilgili yapılan tüm çalışmaları masaya yatırır, Tecde, Bostan-başı, Kileyik , Yakınca, Barguzu , Karakavak gibi şehrin nefes borusu ve yeşillik alanı olan en verimli alanları yerleşime açmaz yeşil alan olarak bırakırdım. Konut ihtiyacı için önceliği kentsel dönüşüme verirdim. Önce Akpınar, Cezmi Kartay, Sancaktar, Mimar Sinan, Saray Mahallesi civarını, Emeksiz, Halep caddesi, Öğretmen evinin oraları tümden yıkardım.Zaten Allah korusun küçük bir depremde yerle bir olur, binlerce insanın katline de sebep olur. Onların yerine modern yeşil alanlı planlı güzel yapılar yaparak mevcut hak sahiplerini de mağdur etmeden pırıl pırıl bir şehir görünümü elde ederdim. Bunları yaparken Valilik binası, Kapalı Çarşı ve Yeni cami gibi şehir belleği niteliğinde olan yerleri güzelleştirerek korurdum.

Çevre yolu altına gelince; Sancaktar mezarlığı denilen yerden itibaren Sarıcaoğlu mahallesi, Arap Osman’dan Battalgazi’ye doğru giden Taştepe yolunun sağlı sollu ne kadar eski dökük gece kondu varsa tümünü, Yine Taştepe, Melek baba, Çarmuzu ,Kiltepe , Kaynarca, eski sanayi Babuktu civarından Yeşiltepe’ye doğru yıkılması gereken ne var ne yok tümünü yıkıp temizleyip acil kentsel dönüşüm yaparak planlı, yeşil alanlı, sosyal tesisli modern bir şehir görünümüne kavuştururdum. Taştepe’nin yüksek yerini villa kente dönüştürürdüm.

Beyler deresi viyadükünü acilen yıkar oraya güzel bir raylı sistemli düzgün bir viyadük yapardım.Organize sanayi bölgesine raylı sistemli ulaşım imkanını sağlardım. Yine bir an önce yer altı metroyu yapar şehri telli, kablolu, direkli çirkin görünümden kurtarırdım.

Yeni yapılacak Turgut Özal Üniversitesini Şoför okulunun oraya kurardım.

Baraj sahil yolunu bir an önce yapar şehrin piknik ve mesire yeri, nefes alma dinlenme yerleri olarak cazibe merkezi haline getirirdim.

Çırıl çıplak duran Bey dağını yeşile büründürür ciddi ağaçlandırmalar yaparak şehrin rengini değiştirirdim.

Teleferik yaparak Bey dağı tarafını cazibe merkezi haline getirir yerli turizmi canlandırırdım.

Bütün meyvelerin mevsimi dışında yendiği halde kayısının neden dalda bitince bittiğini anlamak mümkün değil. Bununla ilgili yeterli soğuk hava depoları oluşturur taze kayısının uzun süre sofralarda tüketilmesini sağlardım.

Beydağ’ının ağaç bitmeyen çıplak yerlerine güneş enerji panelleri koyarak şehrin tüm elektrik ihtiyacını güneş enerjisinden sağlar, şehrin aydınlatılmasında kullanılan elektrik sarfiyatını buradan karşılardım.

Askeriye yurtlar fabrikalar, okullar gibi suyu çok tüketen yerlere içme suyu dışında kullanılmak üzere alternatif su verirdim.

Mevcut hava alanını modern bir hava limanına dönüştürürdüm… devamı gelecek

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/malatyayi-ben-yonetseydim/205/ Thu, 20 Sep 2018 00:18:34 +0300
     YOLU GÜZEL YÜRÜMEK  

Selamın en güzeli olan Allah’ın selamı üzerinize olsun. Salat ve selam ise Hz.Muhammed’e (s.a.v)in üzerine olsun. Yol; deruni bir başlangıç, bir duyuş ve bitiştir. Yol aramaktır,yol gurbettir, yol destandır, yol yükselmektir.Yol bulmaktır, yol kavuşmaktır,yol sondur. Hayat bir yoldur. Bu yolu en güzel yürüyenler, yoldaki engellerden şikayet edenler değil o engelleri kaldırmak için mücadele edenlerdir.

Bir başkasına ve ya kendimize yardımcı olabilmek için önce içimizdeki engellerden yolumuzdaki dikenlerden kurtulabilmeliyiz. Bunun için de zihin ve gönül temizliğine ihtiyacımız var. Hakikat ancak bozulmamış tertemiz gönül aynalarından kendini gösterebilir.

Allah (cc) Kur-an’ı Kerim’de “ İnsanlardan niceleri, bilinçli tercihlerinden dolayı ödülü hak etmiş, niceleri ise azabı hak etmişlerdir. (Hac Sûresi / Ayet 18)

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, dualarında dalalete düşmekten ve düşürülmekten, başkalarının dalalete düşmesine sebep olmaktan Allah –u Tealâ ‘ya sığınmıştır.

Ümmü Seleme Validemiz rivayetine göre; Peygamber Efendimiz (s.a.v) evinden çıktığı zaman şöyle dua ederdi: “ Allah’ım delâlete düşmekten, ayağımın kaymasından, zulüm etmekten, bana zulüm edilmesinden, cahilce davranmaktan ve cahilce davranılmaktan sana sığınırım. (İbni Mâce)

Allah’u Teâla bütün insanlara hahikât ile delaleti ayırt edebilme kabiliyetinde yaratmıştır. İnsan kendisine verilen cuzi iradeyle bunu rahatlıkla başarabilir.

Her işin bir yolu yordamı var. İnsan bu imtihan olan dünyada Kur’an ve sünnette tabi olmadıkça, yolda hep tökezleyecektir. Yüce Rabbimiz İbrahim Sûresi’nin 3. ayetinde bu konuda şöyle buyuruyor: “Dünya dünya hayatını ahirete tercih eden insanları Allah’ın yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler varya,işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.”

Yine başka bir ayette: “Allah’a çağıran, Muhammed’e uymayan kimse bilsin ki, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için  Allahtan  başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.” (AhKâf: 32)

Rabbimiz! Yolu doğru yürüyebilmeyi bizlere nasip et. Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırıp döndürme. Bize kendi nezdinden bir rahmet ver. Şüphesiz bağışlamayı seversin, bizleri de bağışla. Âmin, âmin,âmin Velhamdulillahi Rabbil Alemin.

Emanetin sahibine emanetsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

]]>
Altun Özmeşe http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/altun-ozmese/yolu-guzel-yurumek/204/ Sun, 02 Sep 2018 21:08:09 +0300
PAPAZ BAHANE  

Ülkemiz üzerinde ciddi oyunlar oynanmaktadır. Papaz denen ajan bahane edilerek Türkiye’ye diz çöktürülmek istenilmektedir. Reis yönetimindeki hükumetin elbette yanlışı ve eksiği olabilir. Biz onları kendi içimizde tartışır ve yeri geldiğinde eleştiririz. Ama işin boyutu farklı. Ortaya çıkan durum; papaz (aslında ajan) bahane edilerek Ülkemizin meşru seçimlerle iş başına gelen hükumeti, dayatmalarla alaşağı edilip kaos ve kargaşa ortamı yaratarak ülkeyi içinden çıkılmaz hale getirmek istemeleridir. Bu dayatma Türk Milletinin kabul edebileceği bir şey değildir. Bunu 15 Temmuzda denediler ve başaramadılar. Yöneticilerimiz bu resti gördü. Biz de Millet olarak bu resti görüyoruz. Milletimize pranga vurmak isteyenlere pabuç bırakmayacağız ve sonuna kadar bağımsızlık mücadelesinde üzerimize düşeni yapacağız.

Topyekûn dayanışma ile bunu da Allah’ın yardımı ve milletimizin sağduyulu tavrı ile aşacağız. Gün dayanışma ve kardeşlik günüdür.

Yapabileceğimiz basit şeyleri acilen uygulamaya koymalıyız

Başka Türkiye'miz yok. Kamuda ve özelde ciddi tasarruflara yönelmeliyiz.

Yeni telefon ve ithal araba almayı erteleyelim.

Yabancı sigara içenler lütfen tercihlerini değiştirsinler.

Yabancı sigara ve buna benzer pahalı, lüks ithal ürünlerin ithalatına ara verilsin.

Devlet yöneticilerimizden ve belediyelerimizden ricamız, lütfen tasarrufta halka örnek olacak icraatlar ortaya koyunuz.

Şaşalı son model pahalı ithal arabaları almaktan vaz geçin.

Lüks otellerde pahalı yemek oturumlarını bırakın.

Hatta halka moral olsun diye meclis yemekhanesinde bir kaç gün öğlen yemeğiniz sadece karpuz-peynir ekmek olsun.

Vekiller bir ay boyunca makam arabalarını bırakıp kendi özel araçlarını kullansınlar.

Belediyeler topyekûn tasarrufa gitsin. Makam araçlarını, gereksiz harcamaları minimuma indirsin.

Öz kaynaklarımıza yönelmeliyiz ve tüketim toplumundan üretim toplumuna acilen geçmeliyiz.

Halkın moralini yüksek tutup fakir fukaranın elinden tutmalı, askıda ekmek yemek vs türü uygulamalar yapılmalı, devlet bunu desteklemelidir.

Aç açıkta kimse bırakılmamalıdır.

Türkiye’nin maruz kaldığı beyin göçünün önüne geçilmeli,

Yerli üretim için her alanda büyük atılımlara hız verilmelidir

İthal etmek zorunda olduğumuz malların yerine ikame mallar üretilmelidir.

Kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna hızla ilerlemeliyiz.

Hepsinden de önemlisi birlik ve kardeşliğimiz devam etmeli.

Biz birlik oldukça üzerimizde hesap yapanların hesabı boşa çıkacaktır.

Ya devlet başa ya kuzgun leşe…

Bağımsızlık mücadelesinde sonuna kadar devletimizin yanındayız..

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/papaz-bahane/203/ Mon, 13 Aug 2018 22:35:25 +0300
SEÇİM AREFESİNDE…
Bir seçim sürecini daha geride bırakmak üzereyiz. Allah ülkemizin birlik beraberlik ve bütünlüğü için, daha fazla gelişmesi için gecesini gündüzüne katan uyku ve dinlenme nedir bilmeden çalışan siyasi partilerimize, vekil adaylarımıza hayırlı sonuçlar nasip etsin. Hepsinden de önemlisi şu ya da bu partiden olan insanların yüz yüze bakacakları gerçeğini unutmadan, birbirimizi fazla kırıp dökmeden hayatımıza devam edebilmemizdir. Şimdiye kadar yazdıklarımdan çizdiklerimden, söylediklerimden olaylara ne kadar özenle ve sağduyu ile yaklaştığımı müşahede etmişsinizdir.
Bu süreçte şunu anlamakta zorlandım: Ak parti için kampanya yürütenler önemli bir taktik hatası yaptılar. Hatta bu taktik hatasında biraz aşırı giderek Türkiye’deki sistemi sil baştan değiştirecek önemli bir seçim için alınan “Cumhur İttifakı” kararını görmezden gelip yer yer incitici dil kullandılar. Hala da bu dil Reis tarafından kullanılmasa bile alt kesimlerde pervasızca ve kırıcı bir şekilde kullanılmaktadır.
Son iki yılda ülkemizde ani gelişen olaylar oldu ve gündem hızla değişti. Şöyle hafızamızı biraz yoklarsak fazla geriye gitmeden 7 Haziran 2015’ te bir seçim oldu ve Ak Parti meclis çoğunluğunu kaybetti. Bizce beklenen ancak tabandan bihaber, etrafı menfaatçi ve yalaka kesimlerce çevrelenen Reise tabanın sesini bir şekilde duyurmadılar ve olan oldu. Yenilmez diye kibre kapılan Ak parti duvara tosladı her şey sil baştan ele alındı vs..
7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına göre Ak parti @.87 oy oranı ile hükümeti tek başına kuramayacağı bir oy almıştı. Yine aynı seçimde “Teröristlerle müzakere olmaz mücadele olur.” diyerek doğru bir yerde duran MHP ise halktan teveccüh görmüş ve .29 oy oranı ile 80 vekil çıkartmıştı.Yine öyle bir denge kurulmuştu ki halk MHP mecliste güçlü olmalıdır diyerek HDP’nin vekil sayısı ile dengelemişti.
Yani bu seçimle görüldü ki ‘Ey Ak parti ve MHP ikiniz bir araya gelin güzel bir hükümet kurun ve ülkeyi yönetin!’ Sn. Devlet Bahçeli bir iyi bir de kötü duruş sergiledi. İyi olan duruş her şeye rağmen Ak Parti karşısında bir blok oluşturdular ve dediler ki Gelin bu Tayyip dönemini kapatalım ` blok oluşturalım. Tabi ki MHP’yi çantada keklik sanarak bu ittifakı oluşturacaklarını sanıyorlardı. Sayın Bahçeli’den onların beklemediği bir kararlılık gördüler ve başbakanlık dahi teklif edilmesine rağmen “terör sevicilerle aynı safta yer alamam” diyerek tekliflerini yüzlerine çarptı.
Burada şu noktayı belirtmek lazım: Eğer Devlet Bahçeli makam mevki ve parti menfaati gözetseydi başbakanlık avucunun içine konmuştu. Bütün bu tezgahları elinin tersiyle itti ve ülkenin kaos durumunu göz önünde bulundurup erken seçim istedi. Dediği de oldu. Ancak halk Ak Parti ile bir koalisyon kurup hükümet kurmadığı için MHP’yi cezalandırdı. Almış olduğu 80 vekili 40’a indirdi.
Bir yıl sonra malum 15 Temmuz ihaneti oldu ve MHP yine asaletini gösterdi. “Önce vatan ve ülkem” diyerek darbenin karşısında kararlı bir şekilde durup herkesten önce milleti meydana çağırmış ve Tayyip Bey’e kendi vekillerinin bile vermediği desteği vererek ülkemizin olası bir kaostan kurtulmasında önemli bir misyon yüklenmiştir. Hatta yeni sistemin ve seçimin erkene alınmasındaki fikir babası Sayın Devlet Bahçeli’dir. 
Hasılı kelam; bütün bu söylediklerim ışığında Cumhur ittifakına özenle ve önemle sahip çıkılmaldır. Cumhur ittifakında Reise, vekillikte partime oy veririm diyen MHP seçmenine saygı duyulmalıdır. MHP’ye yüklenmek, kötülemek ,vekillikte destek verenleri ihanetle suçlamak kimsenin haddi ve karı değildir. Bütün bu zorlu süreçlerde, şer ittifaklarına karşı Reisin yanında çelik iradesiyle duran, her türlü desteğini veren Devlet Bahçeli’nin eli zayıf bırakılmamalıdır. Reise sahip çıkma meselesine gelince, rahat olun MHP vekilleri herkesten daha çok sahip çıkarlar ve kimseye yedirmezler. Seçimin kazasız belasız sonuçlanmasını diliyorum. 

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/secim-arefesinde/202/ Sat, 23 Jun 2018 23:05:46 +0300
Bu incitici dil niye?  

Son günlerde sıkça ve ısrarla dillendirilen bir konu var. “Cumhur ittifakında Reise oy veririm ama vekil tercihinde vermem”

Şimdi gelin bu sözü biraz irdeleyelim. Reise oy veririm fakat vekile vermem diyenler kimler  olabilir?

Birinci ihtimal; bunu söyleyen aslında kripto FETOCÜ ‘dür. Çıkıp açık ve mertçe savaşamaz bu yolla Tayyip Erdoğan’ı devirmeye çalışırlar. Reise oy veririm amma.. Gerisi de işin kılıfı. Ne Reise oy verirler ne AK partiye ne de MHP’ ye. Tek hedefleri vardır Tayyip ERDOĞAN'ı yok etmektir.

İkinci ihtimal; Ak partinin normal tabanıdır şu ya da bu sebepten kırılmıştır darılmıştır vekil profilini beğenmemiştir, bu kızgınlığı da muhtemelen seçime kadar sönüp gidecek, partisine ve Reise desteğini de sürdürecektir onu bilemiyoruz.

Üçüncü ihtimal; gerçekten MHP’li dir. Alınan Cumhur ittifakı kararına saygı duyarak seçimde Reis’e, vekil tercihinde ise kendi partisine oy verecek olan MHP tabanıdır.

Bu sözü bir CHP’li der mi? Asla demez! Peki, Cumhur ittifakının karşısında duran ismini saymayacağım partiler der mi? Hem demez hem de Tayyip Erdoğan isminin okunduğu hiçbir şeye olumlu bakmaz. Oy değil günahını dahi vermezler. Hatta ellerinden gelse akşamdan sabaha bir kaşık suda boğarlar. Onlara diyecek sözümüz yoktur. İdeolojik saplantıları vardır bir kısmının da ezeli Tayyip alerjisi vardır. Doğru da yapsa yanlıştır yanlış ta yapsa yanlıştır onlara göre.

Peki, öyle ise bu yaygara kime karşı yapılıyor?

15 Temmuz sonrası gelinen son süreçte her kes şunu net bir şekilde gördü ki AK Parti ile MHP birbirine çok benzeşti. Bu belki de ülkenin birlik ve bütünlüğü hassasiyeti noktasında bir benzeşme ve bütünleşmeye dönüştü. Bunun mahsuru var mı bana göre hiçbir mahsuru yoktur. Bu kadar hedef birliği yapmış iken çıkıp ta MHP yi ve tabanını incitecek söz söylemenin pratikte hiç bir faydası yoktur.  Hatta zararı vardır.

Peki, MHP ve seçmeni bunu hak ediyor mu?

Bence etmiyor. Yazık ediyorsunuz, kaş yapayım derken göz çıkartıyorsunuz. Farkına varmadan Reise gelecek oylara set çekiyorsunuz, siper oluyorsunuz.

Bu zevat Zannediyor ki Reis yüzde yüz seçilme garantisini elde etmiş, her şey süt liman. Allahtan ki Reisin kemikleşmiş oyu var. Seçimin riskini göğüslüyor.

Etrafta bir işe yaramayan bu  zevatın kendince elleri de güçlüdür. Canını sıkanlara istediği yaftayı yapıştırıp etkisiz hale getirebiliyorlar. Ellerinde püskürtmeli iftira tabancası  var, birisi bunların ayaklarına bastı mı ya da bir şekilde menfeatlarını deşifre etti mi gör o zaman neler oluyor. Gazaba uğrayan iyi niyetle doğruyu işaret eden kim olursa olsun  ya hain ya muhalif ya fetocu ya bilmem ne işte. Kendilerinin yeri sapasağlamdır Reisin adını yücelterek yalakalığı tapma derecesine getirip  söze başladılar mı  kim tutar onları. Belki de kendileri kripto FETO’ dur onu da bilemiyoruz. Böyle yaparak Reisin ayağını kazıyorlardır. Ben iddia ediyorum Reisin asıl düşmanı manfeatları için partiye ve Reisin yanına çöreklenen  içi dışına uymayan bu saydığım menfaatçi yalaka güruhtur .

Şunu unutmayın sürünün başını Koç çeker. Asıl olan Reisin kazasız belasız seçilmesidir. Bakanları Reis atayacak. Reisin ayağını kaydırırsanız ne bakan kalır ne de o sevdiğiniz vekiller kalır, ne de Türkiye kalır! Akşamdan sabaha gerisin geri döndürürler.  O zaman götürün turşusunu kurun çok sevdiğiniz adayların.

Bakın unutmayın, bu insanlar geçtiğimiz seçimlerde haziran sendromu yaşadılar. Hiçbir seçim kafeste keklik değildir. Yine karşıda % 49 blok pusuda bekliyor. Hesap içinde hesaplar yapılıyor. Reise destek verecek bir tane MHP’ liyi küstürme lüksünüz yok. Onlar her türlü iftira küçük düşürme, kınanma pahasına da olsa Türkiye’mizin birliği bütünlüğü için parti menfaati gözetmeden canını ortaya koymuş yiğit, vefakâr kardeşlerimizdir. Dar günlerde dostunun yanında Arslanlar gibi durmuş, Reis’te yeri gelmiş Devlet Bahçeliyi çakallara yem etmemiş o da onun arkasında Arslanlar gibi durmuştur.

Özetle;  Sorumluluk taşıyan herkesin vatan, millet ve mukaddesatımız için yemin etmiş Cumhur ittifakı ruhunu ifsat edecek, bozacak söz ve hareketlerden kaçınması lazımdır. Bu gücün arasına fitne ve tefrika sokanlar büyük vebal altındadırlar. Selam ve dua ile.

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/bu-incitici-dil-niye/201/ Wed, 30 May 2018 00:29:40 +0300
Malatya'nın katledilen kutlu değerleri ve Ülkücü Şehit Ömer Aslan Malatya'nın Türkiye'ye mal olmuş iki önemli şahsiyeti. Birisi 9.Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut ÖZAL, İkincisi ise Malatya'nın sevilen Belediye Başkanı Hamido lakaplı Hamit Fendoğlu idi. İkisini de karanlık eller su-i kast ile ortadan kaldırdı.

Orta okul yıllarımdı ve Rahmetli Hamit Fendoğlu’nu gelini ve torunu ile birlikte bir ramazanda iftar saatinde kargodan gelen bomba düzeneği ile evinde havaya uçurdular. Aylarca Malatya durulmadı. Biz 45 gün okula gidemedik. Çok olaylar çıktı. Her yer yakıldı yıkıldı. O kargaşa ortamında elinde boya tenekesi ve bir fırça ile bazı işyerlerini işaretleyip yaktıranların da hangi karanlık eller olduğunu anlayan çıkmadı. Kim bilir belki de o düzeneği gönderen karanlık eller boya fırçalarını ellerine alıp asıl amaçlarını yerine getirmek için işe koyulmuşlardı. Malatya kritik bölge olarak seçildi ve Alevi -Sünni çatışması planlandı. Hainlerin planları halkın sağduyusu sayesinde istedikleri gibi tam hedefine ulaşamadı.

Tabi ki sağ -sol çatışmaları ile ülke gençlerimiz çok acılar yaşadı. Ocaklar söndü. Her zaman olduğu gibi enerjimizi iç çatışmalarla tükettik. Bizim göremediğimiz sahne arkası orkestra yöneticileri planlarını sahneye çoktan koymuşlardı. Anadolu'nun nice yağız deli kanlıları faturasını canıyla ödedi. Bu faturalardan en ağırlarından birini ailemizden amcam oğlu ve Malatya ülkü ocaklarının önde gelen gençlerinden Malatya'da şehit edilen “Kör Ömer” lakaplı Şehit Ömer ASLAN idi.

Bir diğeri ise meşhur 1980 darbesinin ülkeyi silindir gibi ezip geçtiği bir dönemin arkasından Türkiye'nin siyasi tarihine damga vuran Rahmetli Turgut ÖZAL idi. 1983 ve 1991 yılları arasında görev yapan Özal askeri geleneğin elinden Cumhur Başkanlığı makamını sivile açan lider olarak ismini yazdı. Yiğit bir insandı ülkeye önemli hizmetleri oldu. Kurşun yedi pes etmedi. En sonunda yine karanlık eller O’ nu da bir şekilde ortadan kaldırdılar. Zehirlendiği yıllarca tartışıldı. Kabri açıldı toprağında siyanür zehri bulunduğu söylendi fakat ne ilginçtir ki zehirlenmediği yönünde rapor verildi. Hasılı o da öyle şaibeli bir ölümle gitti. Tüm şehitlerimizi ve geçmişlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Mekanları cennet olsun.

Rabbım ülkemiz ve gençliğimiz üzerinde hain emelleri olanlara, kardeş kavgası çıkartmak isteyenlere fırsat vermesin.

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/malatyanin-katledilen-kutlu-degerleri-ve-ulkucu-sehit-omer-aslan/194/ Tue, 17 Apr 2018 13:24:17 +0300
Siyasette her şey değişti  

Cumhurbaşkanı hükümet modeliyle yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birbirinden ayrıldığını, 2019 da yapılacak seçimlerde parti odaklı olmaktan çıkıp, aday odaklı olacağı konusu ön plana çıkmakta. Buna örnek olarak ta, Bağımsız bir Cumhurbaşkanı adayının dahi % 50 + 1 oranında oy alması halinde Cumhurbaşkanı seçilmesi gösterilmekte.

Bu durum ise 2019’da yapılacak yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenlerin her seçimde birbirinden farklı adaylara oy verebileceği şeklinde yorumlanıyor. Söz gelimi yerel seçimler de, bir parti tüm belediye başkanlıklarını kazansa hatta genel seçimler de 600 milletvekili de alsa, ancak cumhurbaşkanı seçimlerinde partisi dışında bir aday Cumhurbaşkanı olursa, sistem tıkanmadan devam edebileceği ifade edilmekte.

Çünkü, Cumhurbaşkanı kabinesini ve çalışma arkadaşlarını meclis üyeleri arasından seçmeyecek. Tüm ekibini kendi kuracak ve mecliste beklediği kanunların çıkmaması durumunda ise kararname çıkartarak, gemisini rahatlıkla yürütebilecek.

Cumhurbaşkanı güvenoyunu halktan almıştır. Meclisin eskiden olduğu gibi bir güvenoyu vermesi kaldırılmıştır. Bugün ki parlamenter sistem 2019 seçimlerinden sonra rafa kaldırılacak. Yeni sistem Cumhurbaşkanı odaklı bir sistem olarak devam edecek.

Peki bu durum önümüzde ki yıl yapılacak seçimlere nasıl etki edecek?

Milletvekilleri sadece yasa çıkartacaklar. Hükümet işlerine müdahil olma oranları sıfırlanacak. Asli işleri olan yasa çıkartma işlerine yoğunlaşacaklar. Bakanlara ve bürokrasiye etkileri minimum seviyeye inecek. Bu durumda ise bugün olduğu gibi çok rağbet gösterilen bir makam olmayacağı söylenilmekte. Aktif siyaset düşünenlerin ise milletvekilliği yerine belediye başkanlığına yönelmeleri bekleniyor.

Öyleyse seçimlerin birinci odağı belediye başkanlıkları ikinci odağı ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak bir başka açıdan bakılacak olursa, adayların partilerinden çok kişilikleri oylanacak. Meselenin özü bu.

Eskiden olduğu gibi Parti genel merkezlerinin gösterdiği belediye Başkan adaylarına partim için oy ver devri kapandı. Halkın sevdiği, takdir ettiği, sözüne, özüne güvenilir adayları, seçmenlerin karşısına hangi parti aday çıkartırsa, avantajı yakalar. Aksi durumda sandığa gömülür. Çünkü önümüzde ki süreçte iktidar partisi diye bir kavram olmayacak.

Malatya’da yapılan yerel seçim tartışmaları şimdilik gerçeği yansıtmıyor. Sistem tamamen değişti. Ve seçmenler üzerlerinde siyasi parti baskısı olmadan özgür iradeleriyle, kendilerine en yakın adaylara oy verme şansını yakalamış olacaklar.

Belediye Başkan adayları bir yandan aday gösterilecekleri siyasi parti merkezleriyle onay almak için yarışacakları gibi aynı zamanda seçmenlerinde teveccühünü kazanmak zorunda olacaklar. Eskiden olduğu gibi nasıl olsa partinin adayıyım, insanlar oy verir anlayışı yıkıldı.

Malatya yerel seçimleri için öne çıkan isimler partilerinden önce halkın nabzını tutmaları daha önemli. Çalışmaya bugünden başlamalarını salık veririz.

 

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/siyasette-her-sey-degisti/188/ Thu, 12 Apr 2018 05:33:28 +0300
Gündeme dair düşünceler Biz her türlü savaşı yaparız .Dünyaya ya meydan okuruz, Darbeleri de alt ederiz.. Dünyanın en Müstekbir ve şımarık ABD'sine bile kafa tutarız. Yeter ki haklı olalım. Bu milleti kimse sindiremez. Korkutamaz, yıldıramaz, durduramaz.

İnsanımız dinini tam yaşayamasa bile saygı duyar, sever ve kimseyi de dinine küfrettirmez.

Sözü adı lazım olmayan bir televizyon kanalında bir kısım medyanın da yumuşatıp allayıp pullayıp kedicik diye sempatik gösterip , milletin gözüne sokarcasına dansözlerini oynatıp keyfini çatan şahsa getireceğim.

Bel ki çoğu kişi Ülkenin yanı başında dış düşman tehditlerinin yaşandığı şu sıralarda şimdi bunun yeri ve zamanı mı diyebilir. Varsın desinler, ben yine de içimde geçen duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Aklımızın ermediği bir çok olay ve konular vardır muhakkak. Ama özellikle benim aklım buna hiç ermedi, aklı eren varsa bana da izah etsin.

Milletimizin gözün içine baka baka, inadına ve kimseyi takmadan mübarek İslam dini ile alaycı bir üslup kullanarak dalgasını geçiyor. İşin garip yanı ne yetkililerin , ne duyarlı çevrelerin ne de siyasi iktidar sahiplerinin kılı kıpırdamıyor.

Bu nasıl bir iştir erenler!

Hani en azından Türk aile yapısına, örf adet ve geleneklerine, dini inançlarına saygısızlık edip, müstehcen yayın yapan kanallara ceza vermek için RTÜK- 6112 sayılı bir kanun vardı, neden işletilmez? Ya da daha caydırıcı bir ceza neden uygulanmaz? Hatta o kanal neden kapatılmaz? Ya da Dinimiz ile neden hala alay edip dururlar.? Bunu etkili ve yetkililerden kimse neden sorgulamaz?

Kimsenin özel hayatına karışmak gibi bir niyetimiz yok tabi ki. Benim itirazım kimse yaşam biçimini topluma dayatmasın. İnsanlar istediği gibi inanabilir, ateist olabilir, Yahudi, Nasrani vs.ona sözümüz yok varsın olsun. Sonucuna katlanır.

Bizim temennimiz insanların hidayet üzere olmasıdır. İnsanlar kendi tercihlerini istedği yönde ve dinde yapabilir. Buna C. Allah’ da tercih hakkı vermiştir. "Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir).”(Dehr suresi 3).. Ama bu özel hayat değil ki! Herkese açık bir tv kanalı aracılığı ile tüm milletin inanç ve değerlerine saygısızlık yapma yetkisini kim nereden alıyor?

Her işimizde ve hareketimizde dilimizden düşürmediğimiz İnşallah ve Maşallah gibi güzel kelimelerimizi kim neden alaya alarak kullansın! Var mı böyle bir rezillik?

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/gundeme-dair-dusunceler/185/ Wed, 17 Jan 2018 21:12:19 +0300
Gündem Siyaset Yine girmeyeyim dedim ama kendimi tutamadım. Biz millet olarak açık ve net insanları severiz. Öyle mızmızlanan karnından, konuşan fırsat kollayan, pusuda bekleyen sinsi tipleri ne severiz ne de güveniriz.

Sözü siyasete getireceğimi anladınız sanırım. Devlet Bahçeli Bey açık ve net olarak hesap gözetmeden evirip çevirmeden ciddi ve öngörülü bir siyasetçi olarak duruşunu, tavrını, rengini peşinen ortaya koymuştur. Bu açık ve net tavrından dolayı milletin gönlünde de yerini almıştır. Hatta önerisinde o kadar net konuşmuştur ki 2019 seçiminden sonra da bu desteğinin devam edeceğini taahhüt etmiştir. Alışıla gelen siyaset anlayışından farklı bir çıkıştır bu.

Bir kısım insanımız çıkıp şu kadar dardayız bu kadar pahalılık vs. gibi eleştiriler yapabilir. Hatta eğitimdeki sorunlardan tutun da tarım hayvancılık, işsizlik gibi birçok konuda eleştiriler getirebilirler. Haklılık payları da olabilir. Ancak; insanımızın içinden geçirip söylemediği ve güvenmek istediği asıl konu ise ülkeyi ”emin ellerde” görmek isteğidir. Bu endişe, öncelikle malum “15 Temmuz”da yaşanan tüm ülkenin varlığına birliğine ve güvenliğine kast eden menfur ihanet girişimidir. Yine etrafımızda olup biten Irak, Suriye, Libya, Mısır gibi ülkelerde yaşanan acı olaylardır. Yani önce inancımız, ülkemiz, canımız, malımız ve ailemiz güvende olmalıdır.

Bizim insanımızın beklentilerine, hislerine Sayın Bahçeli ve REİS tercüman olmuşlardır.

Türkiye bir daha FETÖ , PKK gibi örgütlerin eline bırakılmamalı. O örgütlerle mücadelede asla taviz ve zafiyet gösterilmemelidir. Sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın fikir birliği, güç birliği yapıp bu konu ile ilgili kararlı mücadele azmine inanmış olmaları çok önemlidir.

Halkın gözünde Abdullah Gül , Abdullatif Şener , Bülent Arınç gibi isimler ‘güvenilmez’ damgasını yemiştir. Bu isimler ağızlarıyla kuş tutsalar dahi eski yerlerini bulamazlar. Bizim insanımız bir kere birilerinin üzerini çizmeye görsün. Asla bir daha inandıramazsın.

Mesela bir zamanlar Rahmetli Turgut Özal’ın hatırına milletvekili bile olan Ahmet Özal vardı. Gören bilen var mı nerede? Yine Mehmet Ağar vardı ne oldu? Mesut Yılmaz, Erkan Mumcu ve benzerleri sayılabilir. Bu liste uzunca , yoklar. Şimdi. Birçok parti gibi birçok siyasetçi de ‘siyası mevta’ olarak mazide yerlerini almışlardır.

Halkın inancını, kültürünü değerlerini güvenliğini anlayan, onlara değer veren ayakta kalır. Gerisi patinaj yapıp durur. Varsın didinsinler yapacak bir şey yok ..Ya yaşadığı toplumu tanırlar ya da kendileri çalar kendileri söylerler. 

İletişim [email protected]

 

]]>
Osman Aslan http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/osman-aslan/gundem-siyaset/184/ Wed, 10 Jan 2018 01:15:32 +0300
Çocuk hakları  üzerine     

 

Çocuk hakları, kanunen veya etik olarak dünyadaki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; yaşama, sağlık, eğitim, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.

Çocuk toplum içinde diğer insanlardan daha çok korunmaya muhtaçtır. Bir yetişkin ile çocuğun aynı koşul ve ortamlardan eşit şekilde yararlanamayacağı açıkça ortadadır. Eşit şekilde yararlanamayacağı gibi aynı koşul ve ortamlardan çıkacak zararlardan da eşit şekilde etkilenmezler. Çocuğun kendisine yönelik tehlikeleri bertaraf etme konusunda haklarını uygulayabilme olanağı yetişkin bir bireye göre çok daha zordur. Çocuk ile yetişkin arasındaki farklar, çocuğun korunmaya muhtaç üstün yararının gözetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu sebeple Türkiye, çocukların korunması ve haklarının hukuki olarak garanti altına alınması amacıyla kanun niteliğinde bir takım Uluslararası Antlaşmalara taraf olmuştur. Bunların başlıcaları: Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’dir.

Hepsinde ortak olarak “Irkı, rengi, cinsiyeti, dili, dini, siyasi, milli veya sosyal menşei, serveti, doğumu veya herhangi bir hali dolayısıyla hiçbir fark veya ayrıcalık gözetmeksizin her çocuk eşit haklara sahiptir.” denmektedir.

Peki bu durum uygulanabiliyor mu? Elbette hayır. Ne yazık ki bu soruya “Evet” cevabı vermek ütopik düşüncelere sahip olmak anlamına geliyor.

Çocuklar savaşlarda, terör örgütlerinin eylemlerinde hayatlarını kaybediyorsa, hele hele de yukarıda bahsettiğim uluslararası sözleşmeyi hazırlayan ve ona taraf olan bazı egemen güçler bu savaşları çıkarıyor, bu hain terör örgütlerini yaratıp besliyorsa, batıdaki çocuk doğudaki çocuğa göre daha güzel bir dünyada gözlerini açıp yaşama şansı buluyorsa, yani adalet yoksa ve bu adaleti savunmak için meydanlara çıkanlar da gaflet içerisinde kendi ikballerinin peşine düşmüşse, umudumuz olan çocuklarımızın VAH HALİNE!

Bu hukuki adaletsizliğin siyasi ve toplumsal sorunlara yol açtığı aşikârdır. Çocuk Haklarına dair Uluslararası sözleşmeler geçerli olacak olsa da çocuk haklarına ilişkin milli bir bildirgenin gerekliliği doğmuştur. Bu milli bildirge, evrensel ilkeler başta olmak üzere tüm dünya çocuklarının haklarını ihtiva edici olmalıdır. Bu bildirge, dünyayı kana bulayan, mazlum milletlerin karşısına zalim yaratan egemen emperyalist güçlere ders niteliğinde olmalıdır. Olmalıdır ancak bu emperyalistlerin çarkına su taşıyan adı Türk hizmeti yabancı olan siyasetçilerimizle değil. Siyasetteki parazitler toplumun refahına yansıdığı gibi çocuklarımızın da geleceğine yansıyor. Yanlış yapılıyor, hukuk tek başına bu yanlışla başa çıkamıyor.

En derin saygılarımla.

]]>
Çağrı Sarıoğlu http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/cagri-sarioglu/cocuk-haklari-uzerine/179/ Mon, 20 Nov 2017 18:45:25 +0300
ATATÜRK'ÜN DEĞERİ ANLAŞILIYOR ...

Değerli dostlar son günlerde Atatürk’e uzak kesimlerce Atatürk’e yaklaşma durumuna hepimiz şahit oluyoruz.

Öncelikle bunun söylemsel olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Peki bu durum iyi midir kötü müdür?

Elbette iyidir.

Kendini Atatürkçü, vatansever, cumhuriyetçi olarak tanımlayan biri olarak bu durumun elbette olumlu olduğunu söylemeliyim.

Ancak eylemsel olarak da Atatürkçülük gerekiyor. Atatürkçülük zaten söylemlerle olunabilecek bir şey değildir. Ancak Atatürk’e karşı bir duruş içinde olanların şimdiki halleri kötü olarak mı değerlendirilmeli? Bu durum eleştirilmeli mi?

Kesinlikle hayır. Hayır çünkü bu söylemsel durum öze etki edebilecek bir durumun oluşmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca ülkenin normalleşmesi sürecine hizmet eden bir durum. Ülke içinde oluşan kutuplaşmaların azalmasına hizmet ediyor. İnanmak ya da inanmamak mevzusu değil bu. Böyle bir durum varsa bunu eleştirmek buna olanca gücünle karşı çıkmak yanlıştır. Şunu kimse unutmamalıdır. Atatürk kimsenin kullanacağı bir şey değildir. Atatürk bir kesimin değildir. Atatürk, CHP’nin, MHP’nin, AK Parti’nin değildir. Atatürk bu toplumun ortak değeridir. Atatürk hepimizindir. Bu sebeple siyasi partilerin programlarının oluşturduğu çerçevelerden sıyrılıp bu konuyu devlet insanı sorunluluğunda değerlendirmek gerekir. Atatürk’ün ne denli büyük bir insan olduğu zor günlerden geçmekte olduğumuz bu zamanda çok daha fazla anlaşılmaktadır.

 

Geçen hafta eşimle Malatya’daki Atatürk Evi Müzesi’ne gittik. Orayı ziyaret eden çok sayıda başı kapalı kardeşlerimizi gördük ve ben eşime döndüm dedim ki: “ Görüyor musun, ne kadar güzel. İşte Atatürk budur! Atatürk sadece bir kesimin değil, Atatürk hepimizin, Atatürk hepimizindir.”

 

Evet değerli dostlar! Sıyrılalım özgürlüğümüzü kısıtlayan anlamsız çerçevelerden ve tablonun bütününü görelim. Atatürk bu ülkenin en büyük ortak değeridir.

Atatürk hepimizindir!

Allah ondan razı olsun...

 

]]>
Çağrı Sarıoğlu http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/cagri-sarioglu/ataturkun-degeri-anlasiliyor/178/ Sun, 12 Nov 2017 22:14:27 +0300
Uzun bir Aradan Sonra MERHABA ; 5 0 8 'li Kibrit'e 2 Balans AYARI Merhaba Sevgili Okurlar


Yoğun geçen bir çalışma döneminde vermiş olduğum uzun aradan sonra ; bir Pazar Günü Dinlencesinde de olsa tekrar yazmaya bir bahane bulabildim ( :-$  )

 

KİBRİT ile oluşturulmuş 5 0 8 rakamlarının çizgilerinde

  • 2 KİBRİT'İN *
  • YER DEĞİŞTİRMESİ İLE

    Elde Edilecek EN BÜYÜK SAYI'nın kaç olduğu

Sorusunun Gelen bazı Okuyucu Cevapları ;

  • 999
  • 980
  • 1503
  • 983
  • 990

Olsa da

  • 1509
  • 2000
  • 571
  • 805
  • 1589
  • 1603
  • 1909

Cevapları da Geldi

 

SONUCA EN YAKIN CEVAP 51118 oldu

Sorunun BİLİNEN en Olumlu CEVABI ise 51181'dir

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/uzun-bir-aradan-sonra-merhaba-5-0-8-li-kibrite-2-balans-ayari/177/ Sun, 22 Oct 2017 16:07:11 +0300
"Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın ... " Efendim

Bir Köyde, Bir Yaşlı Adam varmış..Öyle ki Çok fakir..

Ama kral bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki.. Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..

"Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı" dermiş hep..

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok..  

Köylü ihtiyarın başına toplanmış..  "Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..

İhtiyar "Karar vermek için acele etmeyin" demiş.. Sadece 'At kayıp' deyin. Çünkü gerçek bu..

Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.."  

Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.

Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler.. "Babalık" demişler.. "Sen haklı çıktın..

Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var.."  

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar.. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?.."

Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler..

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

Köylüler gene gelmişler ihtiyara..  "Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler..

İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.. Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.."

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış.

Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar.

Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.. "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.."  

"SİZ ERKEN KARAR VERMEYE DEVAM EDİN" DEMİŞ, İHTİYAR.. OYSA NE OLACAĞINI KİMSELER BİLEMEZ. BİLİNEN BİR TEK GERÇEK VAR. BENİM OĞLUM YANIMDA, SİZİNKİLER ASKERDE..

AMA BUNLARIN HANGİSİNİN TALİH, HANGİSİNİN ŞANSSIZLIK OLDUĞUNU SADECE ALLAH BİLİYOR." 

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında:  

"Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.

Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.

Bir kapı kapanırken, başkası açılır.

Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."

" Lao Tzu "

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/seni-ihtiyar-bunak-bu-ati-sana-birakmayacaklari-calacaklari-belliydi-krala-satsaydin/175/ Mon, 11 Sep 2017 22:17:34 +0300
MALATYA GÜNDEM  

 

Malatya yoğun bir gündem sarmalına girdi. Bir yandan yolsuzluklar öte yandan kayısıdan gelen dip haberler çoğumuzun keyfini kaçırdı. Şöyle kabaca geçen haftaya damgasını vuran olaylara bir göz atmada yarar var.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününde sahne alan bazı istisnalar hariç, Malatya’nın FETÖSÜ denilecek bir yapılanma içersinde olan Meşale Grubunun önde gelen isimleri olması Malatya kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Bundan dolayı meydan gidip ben de buradayım diyen coşkusuz bir insan kalabalığı oluştu. Bazılarının iddia ettiği gibi işler.

Derme Sulama Birliğinin denetleme raporu sanki ortada kaldı. Denetim raporuna sahip çıkan hiç kimsenin olmaması doğrusu Malatya için kaygı verici bir gelişme. Sayın Valimizin ivedilikle inceleceği konunun başında denetleme raporu geliyor. Bu konu da ben dahil hepimizin kafası karışık.

Yine geçtiğimiz haftaya damgasını vuran olaylardan biri de, Esenlik Genel Müdürü Hulusi Boyraz’ın kurumun verdiği reklam  ve tanıtımların Kadir Çelik ve Ertan Mumcu imzalı olmasını itiraf etmesiydi. Bu, Malatya halkının malı Esenlik Şirketinin siyasetçiler tarafından rehin alınmasından başka bir şey değil.

Yine başka bir  önemli gelişme ise Ak Parti İl Başkanı Hakan Kahtalı’nın başrol oynadığı istifa zorbalığıydı. Hep diyoruz bu kesim, Ak Partiyi babaların çiftliği, belediyeleri de, arpalık olarak görüyor. Yönetim kurulunda olan bir üyeyi istifa dilekçesini imzalamaya zorlamak. Malatya kimlere kalmış. Görün artık.

Asıl bombayı ise sona sakladık. Bu hafta konuşmaktan imtina gösterdiğimiz ancak ileri günlerde daha sağlıklı yorum yapacağımız Belediyede ki yolsuzluk nedeniyle 2 numaralı ismin kapı önüne  konulması oldu.

Belediyeden yapılan açıklaya göre bizzat Başkan Ahmet Çakır’ın, idam sehpasını tekmelediği ve sağ kolu mimar Zeki Sarılar’ın, kellesini aldığı yönünde.

Bizler, Zeki Sarılar, Mehmet Mert ve diğer kişiler konuşuncaya kadar bu olayı bir kumpas ve ÇAKIR’ın koltuğunu garantiye almak için yaptığı siyasi bir şov olarak değerlendirmeye devam edeceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Malatya yapacağı Mitingde, umarız ki herkesin elinde, çevresinde gördüğü bir sorunu, döviz veya pankart şeklinde yazıya döküp, Erdoğan’a direk olarak anlatmasıdır.

Hadiselere baktığımız da anlıyoruz ki, bizler Malatyamıza sahip çıkmazsak, birileri şehri sırtına alıp kaçacak.

Sağlıcakla kalan.

 

 

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/malatya-gundem/174/ Mon, 31 Jul 2017 07:15:34 +0300
Abdullah Polat dosyasının üstü örtülüyor mu?  

Yıllardır, Ak Partili bazı mevki makam sahibi kişilerin yaptığı yolsuzlukları üzerine oluşan şüphe tohumlarını yazıyoruz. Her defasında yapılan yolsuzlukları kılıfına uydurarak ya tevil ediyor,ya da inkar ediyorlar. Sayın Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın “tüyü bitmemiş yetim hakkını kimselere yedirmeyeceğim” sözü kaç kere ıskalamıştır. Söz gelimi bir ara gündemi sarsan ithal ağaç satın alımı ile de ne çok tevil yapmışlardı?

Onlar kendi uydurdukları yalana inana dursunlar..

Malatya Valisi Mustafa Toprak’ın apar topar merkeze çekilmesinde mutlaka onlarca sebep ve neden vardır. Ancak bu sebep ve nedenlerin başında, Malatya Valiliğince  yapılan Derme Sulama Birliği denetim raporunun valilik sitesinde yayınlanması olabilir mi?  Sayın Toprak, bu nedenle mi merkeze çekildi.?

Abdullah Polat, Ahmet Çakır, Hacı Uğur Polat, Hakan Kahtalı, Murat Nalçacı,Ertan Mumcu, Hulisi Boyraz, Sabri Akın,  ve Milletvekili Mustafa Şahin aynı damardan gelen insanlar. Ak Partinin kuruluşuna kadar, Türkiye’yi Dar-ül Harp ilan eden anlayışın Malatya sürümleri. Bunlara göre, Türkiye tağuti bir rejimle idare edildiği, bu rejime kapılanlarında müşrik olduğu ayrıca camiler de namaz kılınamayacağı, Cuma namazının da farziyet şartı ortadan kalktığı şekilde iddiaları anlatıyorlardı.

Derme Sulama Birliğinde son üç yıldır, yapılan işlem ve faaliyetlerin hukuki bir alt yapısının olmadığını ortaya atan denetçiler Birlik başkanı Polat’ın görevden alınması içinde görüş belirtmesine rağmen Polat’ın hala neden görevde kaldığı ise tam bir muamma. Bu durum, Polat’ın, Ak Parti içersinde birileri tarafından korunup, kollandığı sorusunu da gündeme getiriyor

Vali Toprak’ın merkeze çekilerek cezalandırılırken, Birlik Başkanı Abdullah Polat’ın hala görevinin başında olması ise Polat’ın Ak Parti içerisinde bir kesim tarafından korunuyor iddiasını pekiştirmekte. Bu durumda ise Polat’ın arkasındaki en önemli gücün, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Milletvekili Mustafa Şahin, İl Başkanı Hakan Kahtalı mı olduğu tartışmaları da beraberinde getirdi.

Derme Sulama Birliğinde vuku bulan yolsuzluklar ve usulsüzler karşısında Ak Partili yöneticilerin ağzını bıçak açmazken, MHP Malatya İl Başkanı Dr. Ömer Faruk Kalı ve CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz durumu sert bir dilde eleştirerek konunun takipçisi olacaklarını kamuoyu önünde ifade etmeleri ise hayli dikkat çekti.

Derme Sulama Birliği Başkanı Abdullah Polat’ın “ babasının, amcasının, akrabasının arazilerine birlik bütçesinden sulama boruları döşemesi, Kığılı Pasajında bulunan Fidan Kitap Evinin tüm işlerinde birlik aracının kullanılması , kanunsuz bir şekilde aldığı maaşı artırması gibi cürümlerin yer aldığı denetim raporu Malatya Kamuoyunda büyük ses getirirken Birlik Başkanı Abdullah Polat’ı inceleyen denetçilerin aynı zamanda Polat’la aynı fikir ve düşünceden gelen isimlerin de kamuda yaptıkları tüm işlemlerinin denetlenerek sonucunun kamuoyuna açıklanmasını bekledikleri de  görmekteyiz.

 

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/abdullah-polat-dosyasinin-ustu-ortuluyor-mu/173/ Sun, 09 Jul 2017 02:07:06 +0300
" bayramıNNNız " DEĞİL " BayramıMMMız " Kutlu Olsun SEVGİLİ OKURLAR;
( Okuyanların , OkuyaMAyanlara da İletmesi Dileklerimle ) ;

Zaten Mübarek [ En Bereketli ] Olan BayramıMız 'ın Bereketinden Kısmetlen'ebilip,
ÖmrüMüz ve Hane'lerimiz Bayram Bereketi gibi BEREKETLENSİN ,
Kötü Günlerimizde; Bayram'larımızın NEŞE'Sİ CAN VERSİN ,
SevdikleriMiz ile Hayırlı & Bereketli

Nice Bayramlara

Hep Beraber ...




"bayramınız kutlu olsun" DEĞİL "BayramıMız Kutlu Olsun"

Yurt dışından , Muhtemelen de Budist olan bir

Arkadaşım; Ramazan'ın Başlangıcında; Sizin için Kutsal Olan " Ramazan'ıNNNız Kutlu Olsun "
diye tebrik etti , Sağ Olsun, Eksik Olmasın...
Kî Kendisi başka bir dine / inanca mensup birisi olarak bu hassasiyeti göstermesi çok hoşuma gitti.

Günün Bahanesi ile , Dönüp kendi aramızdaki Tebrikleşmelerimize baktığımızda ise ;
Telkinimiz Yine Aynı ! "bayramınız kutlu olsun" 

Yahu ; Biz'ler Aynı Yol'un Yolcusu değil Miyiz Diye Hayıflanmadan Geçemedim

Ve Bayram'ın Şahane Bahanesi İle Dillendirmek istedim ;

 



 

Aynı yoldan Geçmemiş MİYİZ BİZ ? ? ?
Aynı Sudan İçmemiş MİYİZ BİZ ? ? ?

Yaz’ı Bir Kışı Bir Olanlar değil MİYİZ ? ? ?
Aynı Dağın Yeli , Şarkılar’ı Bir Türküler’i

Bir OLANLAR değil MİYİZ ? ? ?

Gönülleri BİR Dualar’ı BİR OLANLAR değil MİYİZ ? ? ?
BİR ve TEK olan ALLAH’IN Kulu DEĞİL MİYİZ ? ? ?
 




UNUTMAYALIM;

" .... AYRILIĞA DÜŞENLER İÇİN BÜYÜK BİR AZAP VARDIR. ( 3: 105 ) "
 




UNUTMAYALIM;

Has Bahçelerimizden olan
YURDUMUZUN Bağın'ın GÜL’LERİ değil MİYİZ ? ? ?
 




ÖYLEYSE

Temennimiz Değil Midir ? ? ?

Nice Kutlu ve Berebeket’li

BAYRAMLARA HEP BERABER

KAWUSHMAK
 




UNUTMAYALIM;

 

SAHİP ÇIKMAZSAN, AİT OLAMAZSIN !
AİT OLMAZSAN, SAHİP ÇIKAMAZSIN !

 

ÖmrüMüz ve Hane'lerimiz Bayram Bereketi gibi BEREKETLENSİN ,
Kötü Günlerimizde; Bayram'larımızın NEŞE'Sİ CAN VERSİN ,
SevdikleriMiz ile Hayırlı & Bereketli

Nice Bayramlara

Hep Beraber ...

 





Ezber YAZAN
( Fatih SOYSAL )

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/bayraminnniz-degil-bayramimmmiz-kutlu-olsun/172/ Sun, 25 Jun 2017 13:30:39 +0300
NAZLI ILICAK NEDEN TUTUKLU?  

Nazlı Ilıcak, Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinin 6. ve 7. fıkrasında yer alan "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek", "örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından yargılanıyor.

İddianame üzerinden bu delilleri kalem kalem tartışmamız mümkün olamayacağından şöyle bir genel çerçeveye bakmak bize Nazlı Ilıcak'ın neden tutuklu olduğu noktasında fikir verecektir diye düşünüyorum.

Nazlı Ilıcak neden tutuklu?

Neden tutuksuz yargılanmıyor da tutuklu yargılanıyor?

Öncelikle Nazlı Ilıcak'ın ilk paragrafta yazdığım suçu işlediğine dair somut delillerle desteklenmiş kuvvetli suç şüphesi bulunuyor.

Ayrıca sanık Ilıcak'ın hareketlerine ilişkin şüpheler bulunuyor. Mesela kaçabileceği düşünülüyor. Kaçacak maddi manevi yetiye sahip değil mi? Gayet tabi sahip.

Ayrıca işlediği düşünülen suçun ağırlığından dolayı içerde tutuluyor. İşlediği iddia edilen suçun(TCK md.220/6) ağır bir suç olduğu düşünülüyor...

Tüm bu tutuklamaya sebep olan deliller neler olabilir peki?

Ilıcak'ın her dönem Gülen Cemaatinin yanında olduğunu belli eder nitelikte açıklamalarının olması,

Televizyon programlarında Fethullahçı Terör Örgütünün kumpaslarının doğru ve haklı olduğu algısını kamuoyunda oluşturmak için didinip durması,

Kaçak terörist kumpas savcısıyla kartopu oynadığı pazar şekeri tadında(!) programlar yapması,

"The Cemaat" kitabındaki güzellemeleri,

TV programlarında özgürlük,insan hakları gibi kelimeleri istismar edip sözde hizmet hareketi lehine böyle kelimeler üzerinden kamuoyunu efsunlayarak algı yaratma çabası,

Mesela halen savunmasında "balyoz" kumpasının kumpas olmadığını söyleme cürretinde bulunabilmesi,

Bunların hepsi bir yana!

Kumpas yüzünden kansere yakalanıp hayatını kaybeden şehitlerin, atılan iftiralara dayanamayıp gururu ve şerefi için canını sonlandıranların, kumpas mağdurlarının, sahte delillere somut delil muamelesi sebebiyle yıllarca zindanda kalanların ve daha önemlisi onların çocuklarının VEBALİ ne olacak?

tabi bir de şu: Nazlı Ilıcak'ı, böylesine cani, hain ve işbirlikçi örgüte açıkça destek veren Nazlı Ilıcak'ı meydanda alkışlatanlar, Nazlı Ilıcak'a "Uğur Mumcu gazeteciliği" muamelesi yapanlar, onun tutuklanmaması gerektiğini her fırsatta söyleyen Cumhuriyetçi, Atatürkçü görünümlü emperyalistlerin işbirlikçileri ne olacaklar?

 

]]>
Çağrı Sarıoğlu http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/cagri-sarioglu/nazli-ilicak-neden-tutuklu/171/ Wed, 21 Jun 2017 23:28:09 +0300
AYRIMCI DEMOKRATLAR(!)  

İnsanlık tarihinde iyileşmeyen ya da iyileştirilmesi bilerek engellenen bir yaradır ayrımcılık.

Suçtur da yasalarımızda.

"Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle...." diye başlayıp sonunu da "1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır." diye bağlamış ceza yasamızın 122. maddesi...

Ayrıca insan hakları noktasında evrensel değerlere aykırılık arz eden vahim bir durumdur ayrımcılık.

Ayrımın yapıldığı yerlere bakıldığında ise daha çok eğitim seviyesinin ve sosyo ekonomik yapının düşük olduğu çevrelerde görüldüğü anlaşılır.

Ha bu şu demek değildir elbetteki:

"Eğitimli, üniversite okumuş kişi asla ayrımcılık yapmaz." veya "Eğitimsiz, üniversite görmemiş kişi kesinlikle ayrımcılık yapar." önermeleri çıkmaz bundan.

***

Eğitimsiz, cahil bırakılmış kişinin yaptığı ayrımdansa; eğitimli, büyük şehirde yetişmiş, okumuş ve hatta kendini aydın diye niteleyip insanlık içinde kendini en insancıl yere koymuş kişinin yaptığı ayrım çok daha ağırına gidiyor insanın. Kabullenemiyorsunuz ve gerçekten o an işinizin zor ve yolununuzun uzun olduğunu anlıyorsunuz.

Okumakla insani özelliklerin gelişemeyebildiğini görüyorsunuz.

Hatta ülkenin demokrat çizgide olan siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarına üye olmakla, o kişinin ayrım yapmayan, gerçek demokrat bir kişi olmayabildiğini, öylesi parti ve kuruluşlarda da çok yoğun şekilde ayrım yapanların olduğunu gözlerinizle görebiliyorsunuz.

İnsan üzülüyor.

İnsan insanlığına üzülüyor.

Alevi aleviliğine, sünni sünniliğine, Kürt Kürtlüğüne üzülüyor...

Emperyalist güçlerin değirmenine yel olunduğu için üzülünüyor.

Yüz yıldan beri güzelim ülkemizi bölmek için sağı solu çıkaran, aleviyi sünniye, sünniyi aleviye düşürmek isteyen, Türk Milleti kavramını salt ırki bir kavram olarak beyinlere çakmak için uğraşan, Kürt kökenli yurttaşımızı tahrik etmeye çalışan, terör örgütlerini Kürt kökenli yurttaşımızın yansımasıymış gibi göstermek için didinip bu ülke üzerinden Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi için adımlar atmayı planlayan emperyalist güçlere bilinçli veya bilinçsiz hizmet eden sahte aydınlara, ayrımcı demokratlara(!) üzülüyor insan!

Mesela özgürlükleri getireceğine sürekli söz verip ayrım yapan, mezhepçilik yapan adamı görünce insan kabullenemiyor.

Tekrar etmekte fayda var.

Yol uzun, yapılacak iş çok ve zor...

Bir demokrasi sloganlarla inşa edilmiyor.

İnsan hakları denen şey tweet atmakla olmuyor.

Özgürlükler emperyalistlere hizmet ederek getirilemiyor...

Akıl ve bilimin aydınlattığı yolda yürekle, hareketle, projeyle, planla, çok çalışmakla, kuruluş felsefene bağlılıkla yürümekle olur bu.

Omurgayla olur. İlkeli duruşla...

Yoksa gerisi hava civa...

Ve son söz halk ozanımız Aşık Veysel'de...

Ne demiş Veysel:

Beni hor görme gardaşım,

Sen altınsın ben sac mıyım?

Aynı vardan var olmuşuz,

Sen gümüşsün ben sac mıyım?

Ne var ise sende bende,

Aynı varlık her bedende,

Yarın mezara girende,

Sen toksun da ben aç mıyım?

 

SAYGILARIMLA

Stj.Av.Çağrı SARIOĞL

]]>
Çağrı Sarıoğlu http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/cagri-sarioglu/ayrimci-demokratlar/170/ Thu, 08 Jun 2017 22:29:24 +0300
SAHTE EPosta ları NASIL ALGILARIZ  

Merhaba Sevgili Okurlar;

Bugün gelen ilginç bir EPosta'nın Sizelere Analizi yaparak,
SAHTE EPosta'ları NASIL ALGILARIZ Sorusuna cevap bulmayı izah etmek istedim

Gelen EPosta'da
Mavi Renk'li alan, Güven Kazanmak için kullanılan firma
Kırmızı Renk'li alanlar, SAHTE Hesap OLDUĞUNU Vurgulayan Bilgileri ifade
ediyor.

69-196-23547 Üzerine Gelince ÇIKAN Bilgi  veya Sol Altta ÇIKAN BİLGİ SAHTE ADRESi ifade Ediyor.

Bu link'e Gidince / Tıklayınca / Açınca HİÇ TE NORMAL OLMAYAN MACERALARA / BELALARA YOL AÇACAĞINI Kestirmek ZOR !.

Bazı Olası ihtimaller;

* Haraç Virüsü /  Virüs Tetikleyici , DownLoad'layıcı/ Taşıyıcı sını yükletmek.

* Şifrelerinizi Çalacak Virüs /  Virüs Tetikleyici , DownLoad'layıcı/ Taşıyıcı sını yükletmek.

* Verilerinizi Silecek Virüs /  Virüs Tetikleyici , DownLoad'layıcı/ Taşıyıcı sını yükletmek.

* Flash'larınızdaki Bilgileri SİLECEK / GİZLEYECEK Virüs /  Virüs Tetikleyici , DownLoad'layıcı/ Taşıyıcı sını yükletmek.

* Bilgisayara Takılan FLASH'LARA Otomatik Bulaşık başka Yerlere SIÇRAYACAK Virüs /  Virüs Tetikleyici , DownLoad'layıcı/ Taşıyıcı sını yükletmek.

Ezber YAZAN
( Fatih SOYSAL ) 2017-06-06

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/sahte-eposta-lari-nasil-algilariz/169/ Tue, 06 Jun 2017 00:43:51 +0300
Songül Yakut Yetimler Akademisi  

Geçtiğimiz hafta Yeni Malatyspor’un süper Lige yükselmesi ve ramazan ayının başlamasıyla şehir ahalisi olarak çok sevinmiştik. Ancak her zaman olduğu yine sevincimiz kursağımızda kaldı. Şırnak’tan gelen acı haber her birimizi yaraladı.

Yetim bir kızın tırnaklarını kanatarak tırmandığı zirve, başka insanlar için umut dolu bir tünel oldu. Malatyalılar, Yarbay Songül Yakut hatırasını yaşatmak için lütfen kolay yolu seçmesin.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde ilkleri omzuna apolet olarak asmış destansı bir kahramanı şahadetinden sonra hatırasını yaşatmak için illa bir sokağa, bir caddeye, bir yerleşkeye yada bir stada tabela olarak çivilemek, Yarbay Songül’ü hapsetmek olur. Oysa ki TSK tarihinin en önemli şehit kadını için neden bir akademi kurulmasın.? Özellikle yetim kız çocuklarının eğitimini ve yetişmesini hedef alan bir akademi çalışması neden olmasın.?

Bugüne kadar şehitlerimizin isimlerinin yazıldığı tabelaları parklara, tesislere, okullara, sokaklara, caddelere asarak üstümüze yapışıp kalan vicdan azaplarından kurtulma gayreti gösterdik. Halbuki her şehidimiz için gerçekten içi dolu projeler tesis edilseydi, ölen öldüğüyle kalmaz, ateşte sadece düştüğü yeri yakmazdı.

Benim önerim şudur; İlklerin komutanı Yarbay Songül Yakut anısını kıyamete kadar yaşatmak için kimsesiz ve yetim kızların eğitimlerinin sağlanarak, yetişmelerine katkı sunacak  bir akademinin faaliyete geçmesi. Sözgelimi İnönü Üniversitesi yerleşkesi içine Songül Yakut Yetimler akademisi olarak açılması pekala mümkün olabilir.

Bu önerimizi yetkililer lütfen kulak arkası yapmasın.

 

 

 

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/songul-yakut-yetimler-akademisi/168/ Mon, 05 Jun 2017 05:22:08 +0300
Oruçlarımızı tutalım, zekatlarımızı verelim  

 

Müslümanların iç dünyasını inşa eden önemli ibadetlerden biri de Ramazan ayında tutulan oruçlardır. Zengin-fakir, kadın-erkek, genç –ihtiyar toplumun her kesiminin muhatap olduğu bu vecibe aynı zamanda İslam toplumlarını da dizayn eden önemli bir ilahi çağrıdır. Oruç bir yandan iç dünyamızın tadilatını yaparken bir yandan da içinde yaşadığımız toplumun sosyal ayarını yapmaktadır.

Bundan dolayıdır ki, İslam’ın egemen olduğu dönemler de, Müslümanlar hem manen hem de madden çağdaşlarından daha çok zenginlerdir. Çünkü oruç gibi muazzam bir hocadan, açlık, çaresizlik ve başkaca nefsani arzuların terbiyesine yönelik dersler almışlardır. İslam dininin hikmetlerinden önemli bir bölümünü ruhunda barındıran ramazan ayı bundan dolayı on bir ayın sultanı ilan edilmiştir.

Bizlerin ramazan ayından çıkartacağı önemli dersler vardır. Toplumun sosyal barışının tehdit edildiği, gelir dağılımında yaşanan adaletsizlik, Müslümanlar arasında kardeş katlinin önene geçilmemesi gibi sıralayacağımız üst başlıklarda karşımıza şöyle bir sorunun çıkması elzem değimlidir.? Oruçla ruhunu, bedenini terbiye eden insanlar daha sonra neden tüm kuralları ihlal ederek, toplumun çürümesine yol açarlar?  Dünün mücahitleri bugün katı müteahhitleri oldu. Dün mazlumları savunan avukatlar bugün insanlığın celladı oldu. Dün tüm Müslümanlar kardeştir sözünü söyleyenler bugün sadece kendi küçük guruplarını kardeş görürken diğer ümmeti yoldan çıkmış olarak değerlendirmeleri bana kötü bir şaka gibi geliyor. Aksi durumda namaz kılan, oruç tutan, hacca giden, zekat veren birilerinin başta kardeşlik duygusu olmak üzere İslam dininin tüm etik değerlerini tahrip etmesini anlamamız mümkün değil.

İletişim çağında yaşıyoruz. Kim zengin kim fakir tüm ayrıntılarıyla biliniyor artık. Bilançolar, istatiksel bilgiler, sektörel açıklamalar kimlerin ne kadar kazanç elde ettiğini söylemekteler. Yine devletin bir çok kurumu gelirleri esas alarak elde edilen kazançları kuruşu kuruşuna bilmektedir. Tüm bunlara rağmen ramazanda açlığı ve yokluğu tadan birinin neden malının zekatını vermediğini nasıl izah edeceğini doğrusu çok merak ediyorum.

Müslümanların şu bilince varmaları çok önemlidir. Birlikte yaşadığımız insanları cehenneme mi sürüklüyoruz? Yoksa cennete mi? Eğer zekat kaçakçılığı yapıyorsanız etrafınızda ki tüm insanları yoksulluğa, adaletsizliğe, merhametsizliğe terk ediyorsunuz demektir.  Bu durumda cennet davetçisi olmak yerine cehennem tellallığı yapıyorsunuz anlamına gelir ki, hiç tasvip etmem.

Bugüne kadar yapılan tüm çirkin amellerden tövbe edip bu ramazanı da fırsata çevirip Allah rızasını talep eden Salih amellerin altına imza atalım. Toplumsal yaralarımızı iyileştirelim. Müslümanca yaşamanın her zaman bir uygun yolu vardır. Bugün paylaşmanız gereken ürünleri, malları torunlarınıza saklamak istemenizden daha ayıp ne olabilir ki?

İçinde yaşadığımız toplumun önemli bir kesimi birilerinin daha çok kazanma hırsından veya kazandığının zekatını kaçırması nedeniyle fakir fukaradır. Battalgazi ilçesinde 40 bine yakın insan, Yeşilyurt ilçesinde 30 binin üstünde kişi, devletin verdiği küçük yardımlarla ayakta kalmaktadır. Diğer ilçeler de yaşayan fakir ve fukaraları da listeye dahil ettiğimiz de aklımıza şöyle bir soru kendiliğinden gelmektedir.Bu memlekette zekat veren hiçbir kimse yok ki, fakit ve fukara sayısı her geçen gün daha artmaktadır.

Oruçlarımızı tutalım, zekatlarımızı verelim, İslam dünyasının yeniden inşası için lütfen bu küçük adımları hep birlikte atalım.

Hayırlı ramazanlar..

]]>
MÜMTAZ TOY http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/mumtaz-toy/oruclarimizi-tutalim-zekatlarimizi-verelim/167/ Sun, 28 May 2017 02:54:10 +0300
Migren Mi ? ve Bas Ağrisiyla ... Teknolojinin her geçen gün hayatımızdaki parsel'lerini artırdığı zamanımızda; Teknolojik Yan Etki'lerin de arttığı aşikar. Bunların ne olduğunu bildiğimizi veya algılayabildiğimizi de söylemek zor.

Bugün bir Migren'sel Ağrılardan şikayet eden bir tanıdıkla konuşurken, Aşırı derece de Monitörle uğraşan birisi olduğu için komedi bir soru sordum;

  • Gözlerini kasıp Burnunun Ucuna Bakabiliyor musun ?
  • Bakınca Baş Ağrı'sı DAHA  DA Artıyor { Gibi OLUYOR } MU?

Cevaplar "EVET" olunca;

ve bu cevapları aldığım kişilerin sayısı fazlalaşınca

Migren diye bildiğimiz Ağrıların Ekran'lara

  • Azimle
  • Aşırı Süre
  • Sabit Mesafeden
  • Günlerce
    BAKTIĞIMIZ için mi diye Düşünmeden edemedim

Var mı Bu Tarz Rahatsızlıklardan MUZDARİP OLAN ?

 


Bir Başka Yazı'da Görüşmek Üzere
FSOYSAL

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/migren-mi-ve-bas-agrisiyla/166/ Sat, 27 May 2017 23:01:36 +0300
Server Şifre leri 123456... OLANLAR ! Anahtar PasPas da değilde SAKSININ İÇİN DE ! ! ÖYLE Mİ ! ! ! Merhaba Sevgili Okurlar;

Haraç - Fidye , Ransom - Virüslerinin Tüm Dünya'da - Evet YANLIŞ Okumadınız : TÜM DÜNYA'DA ; Bilgisayar'ları -> Elektronik Sistemleri = TÜM İNSANLIĞINI TACİZ ve TEHDİT ettiği şu günlerde

Virüs'cülerden KORUNMAK İÇİN ETKİLİ olacak bazı Püf Noktaları Paylaşmak istiyorum :

  • İnternete açık sistemlerde Basit Parolalar KULLANMAYIN
    • qwe.... / QWE....  / qwe123 / asdfgh... / qwerty /
    • 00000... / 123456.. / 12345678... / 123456.... 123456 { dan sonra 1..2 karakter }
    •  
  • Özellikle internette şu kişi Annemin öz Erkek Kardeşi olan DAYI'NIZ olduğunu Başkalarıyla PAYLAŞMAYIN
  • Özellikle Otomasyon / Ticari Sistemlerinizi Kullanmaya Müsade EdiLMEYECEKLER
    • Ne Yaptığını Bilmeyen / Bilemeyecek Herkes
    • Öncelikle Yakın Arkadaş'larınız, Eş / Dost / Çocuklarınız
    •  
  • İnternet kafelerde, okulda veya bir arkadaşınızın evinde, size ait olmayan veya ne kadar güvenilir olduğunu bilmediğiniz bilgisayarlarda parolanızı yazmayın.
  • Kafeler gibi halka açık yerlerde güvenilir olmayan bir kablosuz ağ bağlantısı kullanıyorken parolanızı yazmayın.
  • Parolanızı kimseye söylemeyin. Bugün arkadaşınız olan birisi yarın bunu farklı bir amaç için kullanabilir. Parolanızı bilen tek kişi olmanız parola güvenliği için çok önemlidir.
  • Büyük harf, küçük harf, rakam ve sembolden oluşan en az 8 karakterli parolalar kullanın.
  • Parolayı klavyeye çizin. Örneğin: “!2wsxdr5&” gibi, dikkatli bakarsanız bir “V” harfi çiziyor.
  • Kısa cümleler kullanabilirsiniz. Örneğin: “Te!ef10V@r!” veya “1kiL0@yeter”

{ İÇERİK GÜNCELLEMELERİ DEVAM EDECEK}

 

Bazı Kaynak Bilgiler:


Bir Başka Yazı'da Görüşmek Üzere
FSOYSAL

]]>
Fatih SOYSAL http://www.malatyabuyuksehirgazetesi.com/yazarlar/fatih-soysal/server-sifre-leri-123456-olanlar-anahtar-paspas-da-degilde-saksinin-icin-de-oyle-mi/165/ Sun, 21 May 2017 18:27:30 +0300